Derince bir nehirin üstünde
Genişçe bir provadır hayat
Taştan bir köprü bir avuç su
Bir tutam kırgınlık
Anlatır gelmişi geçmişi geleceği
Köprünün altından akan su
İlk defa özendim rakının beyazına
Ve
Kızdım yazın sıcağına neden kar yağmıyor diye dışımada
İlk defa özendim benim olmayana sahip olana
Ve
Kızdım elimdekinin kıymetini bilmediğim için ellerimin nasırına
Bulabilmek için seni dün gece
Kelebeğin rüyasına uğradım
Dev bir ömür buldum
Ama sen yoktun...
Kelebekten özür dileyeyim dedim
Bilemedim
Önceleri yüreğim ağlardı
Her bir kapakçığı birer gözbebeği...
Kanlı yaşlar dökülürdü
Her bir damlasında elvedalar...
Her "merhaba" deyişimde
Merhabalara isyan ederdim!
Uğulduyor...
İnliyor...
Susmuyor bir türlü çığlıkları
Gecelerimin...
Kulaklarım mahrum kalınca;
Dostların ayak seslerinden...
Sen kokuyor her esmer ayrıntı çapraz düşlerde
Şifa niyetine sarımsaktan düşünceler soğandan niyetlerle
Eksik düşünülen sohbetlerin yakıcı tadı parmak uçlarında
Geleceğe dair kaçılan gri bir şehir içinde
Sen kokuyor her esmer ayrıntı bu gece
Sen kokuyor her esmer ayrıntı çarpık düşüncelerde
Garip ya
Gardiyan gözlerden kaçarak
Gözetlerken birbirini gözler
Kıpırdayamaması hiç dudakların
Hoş...
Hep garipti yaşadıklarımız
Bir yıldız olsam öyle bir kayardım ki ama
Yalnızca kaydıraktan
Kırmızı, beyaz, yeşil, pembe farketmezdi
Çocuklar gibi kayardım.
Çünkü onlar bilmez samanı, yolu
Jüpiter'i
Ben nasıl inanırım şimdi ben olduğuma
Bu denli temiz bir sayfada?
Anlattın, dinledim
Dinledim
Sustum...
Okyanusa düşen kuş tüyü gibi oldum
Derin derin baktım gözlerine
Salıvermek istercesine hislerimi...
Aynı saflıkla baktı gözlerime ve
"-Neye bakıyorsun" dedi.
Hiç ayırmadan gözlerimi gözlerinden;
"-Kırk yıl sonrasındayım bugünün
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!