Ağlama bebek birazdan gelir senin de ilacın
Emziğini emerken hayal et hayatı, düşün taşın
Bunca savaş, keder ve acıdan başka ne kaldı? Düşünenler akıl hastanelerine akın etti de doldu
Gülmeyi hiç bırakma bebek, olursan her daim neşeli
Her daim sıcak bak etrafına, sen geldin geleli
Huzura kavuştu hayatımız, neler getirdin bize? Yokluğunu aratmayan ne öpücükler kondurdun
Kül rengi kırılmış kanatlar
Sığ denizler, sarı laleler
Hepsi içimde birer hatıra
Vapurlar, şiirler bir de sen
Yalnızlık kaldı içimde biraz
Bir deniz tutuyorum aklımdan
Suları berrak, kumları huysuz ve narin
Bir gölge bırakıyorum arkamda
Çınar ağacının denginde dalları budanmış
Körpe sazımın telleri eskimiş bu ayaz yerimde
Bir sırça köşkün kapısında beliriyor
Onunla uçacaksın onun kanatlarıyla
Onun denizinde yüzeceksin onun serin sularında
Onunla dünyaya geleceksin yeni doğmuş bebek gibi
Ve onun nefesini soluyacaksın günün ilk ışığında
Onun siyahını aklayıp onun rengine bürüneceksin
Onun ihtişamına kapılıp onun gibi yeşerecek otların
Hayatımın ilmeğini çözüyorum yalnızlığa yolculuğum Şen şakrak hatıralarımı huzuruna getiriyorum
Karanlık tarafı sessiz ve sükut içinde kayboluşum
Dillere destan olmuş, yollarına güller seriyorum
O sonsuz güzelliğin denizimde ki
Mavimsi balığa benziyor sanki
Gülmek ki ömrümü uzatıyormuş meğer yaşarım sonsuzluğa
Ne istiyor bu karaya vurmakta olan bedenim
Ne işitiyor savaştan yenik düşmüş uzuvlarım
Seni seviyor her haliyle, sığınmak istiyor
Ne biliyor ki ardına bakmadan öylece gidiyor?
Karlı günümde sobamın tüten dumanı seni getiriyor aklıma
Sana takılıyor tüm şapkalarım bunaltıcı yazımın sıcağında
Sen gül ki yerinden alem duysun sesini
Sen gel ki yeniden asırlar çöksün dizini
Tut ki gönlüm aklınla birleşsin
Bak ki göğüm aydınlığına erişsin
Çok düştük, çok hırpalandık fayda yok bu hale Dağılıyoruz sen yokken her geçen gün biçare
Bakar kör çocukların telaşsız çığlıkları sarar dört bir yanı Elinde kağıdı, yazar mürekkebi bitmiş kalemiyle hunharca
Düşünmez olan biteni asırlar vardır ardında gözükmeyen Şakacıdır biraz da gülüp eğlenir, durup ağlar sonunda Hayatın şevkine kanıp gitmek böyle bir şey midir yoksa? Kim bilir o ocakta pişen yemekler
Bir daha yenmemek üzere kalır tabaklarda
Bilinmezliğin bu kadar can sıktığı bir yerde
Nasıl yaşanırsa artık?
Bana kızıyorsun kaşların çatılıyor belki
Yüzün kızarıyor, ateşin yükseliyor belki
Gözlerinin renginden dolayıdır sana bakışım
Dudağını öpüşüm, bir hevesle sevmişim gibi
Sen yokken daralıyor çemberim, kısalıyor günlerim
Evde dururken bacasına küsmüş anıları beklerim Yakılmış gemilerin ki açıkta, derin yerlerde
Kitap gibi bir arkadaş edindim bugün güzel bayan
Üstelik camları açık ve içeriye yağmur dolmaktayken Barış gibi bir şey sezdim bugün sevgili bayan Rüyalarıma ortak olan bu bedenime erişmekteyken Aralık gibi duran bir kapı gördüm bugün sevimli bayan Yelini içeriye almakta ısrarcı
Bu karanlık emellerine koşarcasına
Işık gibi parlayan bir dostla tanıştım bugün naif bayan Limanından dalgasını hiç eksik etmeyen
Bir gemiyi alabora edercesine
Meleklerin kanatlarına alıp götürüyorum seni bu gece, Aynı yere bırakıyorum sonra
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!