Servet için cânı harap etmenin ne kârı var?
Ahiretin mamur ise dünyalığa yazık değil...
Sevda için ânı ziyan etmenin ne kârı var?
Gönüldür bu, fani yâre azık değil...
Kalmayacak malın mülkün bir manası,
Benimle gidecek yine de davası...
Bu dünyada olsa da biraz havası,
Hesabını veremezsem cehennem sobası...
Güle güle dediğim gün dünyaya,
Yağmurdan evvel yoğun bir kasvet,
Sonra birden iniyor yeryüzüne rahmet...
Sen yeter ki inen rahmete şükret,
Rahman'ın şefkatinden sual olunmaz...
Fırtınalar sarsa dört bir yanını,
İkramlar bol bol yağarken yine,
Yüzümü çevirdim farklı bir yöne...
Yenilirken bir çarşaf ve bir yüne,
Nasıl yürünür ki yâne yâne?
Dediler ki boş ver anı yakala!
“Allah” deyip bir kere de iç çektin mi derinden?
Mazlumların ahı seni kaldırdı mı yerinden?
Bir sen, tek sen, nedir sonun bir bilsen…
Dalarmıydın bu dünyaya, tevhid yoluna girsen…
Her gün aynı amacın uğruna düçar oldun,
İçimdeki tertemiz özlem sana,
Yüreğim tarifsiz hislerden yana,
Fikirlerim belirsiz, eylemlerim yara,
Yorgun düştüm; neden, söyle bana...
Sevmenin bıraktığı izler derin,
Kapılmış gidiyorken günahların selinde,
Çırpınırken her daim çukurun en dibinde,
Amaçsızca yaşarken şu dünya gurbetinde,
Feryat için beklerken bağlamanın telinde,
Suçlu aramanın lüzumu yok...
Bu dünyanın sonu vardı,
Var ise de unutuldu...
En sonunda kabir vardı,
Dar ise de unutuldu...
Konuşuldu yalan yanlış lakırdılar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!