Böyle yitiriyorduk kendimizi
Oysa en yeniler bizim için en eski acılardı
Mesele neydi
Neydi amansız akışının sırrı gözyaşlarının
Bir aşk mıydı ağladığımız ya da bir kedi
Ben ömre ömür demedim
Ömür de sormadı ki benzaten kimim
Lam cime vasıl oldu
Ben haybeye vesile…
Buhrunda şiirler yazdığımız güz akşamlarından
Bir kırık saz olmuş yürek, ne söz gerek ne tel gerek
Aşıka yanmış öz gerek, yanmamış öz neme gerek
Sen bu yolda gider isen, bugün var, yarın yok isen
Nene yarar bir çok isen, her kefene bir ten gerek
Sular yürütür tekneleri
Yel eser, buz keser
Yel yel yalelelli
Hey kaptan, kadırga yürekli
Bir taka, bin tasa, eser yel
„Tepetaklak eder seni
Yalnızlığın böylesi
Ömür törpüsü
Gençlik yitimi
Baharı eskiten yel gibi
Kışa veren sonra dalları, çiçeği“
Unutma sakın
Bir güvercin konarsa camına
Gerdanı kınalanmış
Kanadında yetim ümitler…
Sapsarı bir yaz sabahı
Ne sevinçler ne hüzünler
Yaşadım dolu dolu
Ayrı ya da beraber
Geçtim kaç kez bıçak sırtlarından
Yaşadıysam inan mecburiyetten
Savaklarında keklik avklardık
Bir köyüm vardı benim sümbül kokulu
Bıyıkları bile terlememiş daha
Bir çocuk vardı, ve belki de o bendim
Yeni yeni ögreniyordum yaşamayı
Eski matemler umut oldu
Derinlerde sen yoksun artık
Bir heyecan, bir evham ki sorma gitsin
Kalbimde yine bir bahar kokusu
Sen diye içmiyorum kadehdeki yudumları
Deliler delileri buldu
Tenler uyuştu
Ay durdu semaya dostlar
Döner, döner
Ruhum şen
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!