Yıl iki bin beş, ağustos ayının onu, Beklenilen günlerden bir Çarşamba günü. Artık dünyaya gözlerini açıyordu, Her tarafa sevinç, mutluluk saçıyordu.
Sevgi hastanesinde bir sevgi yumağı, Geldi evlerine, oldu neşe kaynağı. Sanki evin balı, şekeri ve kaymağı, O idi, herkese çok tatlı geliyordu.
Çakmak, çakmak gözleri, ufacık elleri, Bir başkaydı ağlamaları, gülmeleri, sevgi saçıyordu bütün hareketleri. Dikkatle izleniyor ve seviliyordu.
Hastanede anneye, babaya soruldu, Adı onun Ahmet Emre diye konuldu. Gün geçtikçe Ahmet Emre açan gül oldu. Hısım akraba onu çok çok seviyordu.
Toruna olan sevgi bir başkaymış meğer Öyle bir sevgi ki o, dünyalara değer. Ayağına bir diken batsa yanar ciğer. Görünce iyi, görmeyince özleniyordu.
Nüfusa doğum yerini Kayseri geçti. Ama anne ve baba Sivas’a yerleşti. Günler geçtikçe Emre daha güzelleşti. Atacağı ilk adımlar gözleniyordu.
Nihayet düşerek, kalkarak yürüdü, Hasretiyle bizi arkasında sürüdü. O çocuklar içinde seçilmiş, bir idi. Söyleyeceği ilk kelime bekleniyordu.
Sonra başladı, tatlı tatlı konuşmaya, Evin içinde sağa sola koşuşmaya. Oyunlar oynayıp, bizimle boğuşmaya. Artık, bebeklikten çıkıyor, büyüyordu.
Sanki hayvanlar âlemi onun dünyası, At, koyun, keçi, köpek, ayı ve dahası, Hayvan oyuncağıyla dolmuştu odası, Çünkü o, bütün hayvanları seviyordu.
Sivas Özel Söbe Kreş ve Anaokulu, Bebeklikteki hatıralarıyla dolu. Sivas’tan sonra, göründü Urfa’nın yolu, Emre artık Şanlı Urfalı oluyordu.
Peygamberler şehri Urfa uzak ve sıcak, Emre’m o sıcağa nasıl da dayanacak. Okul bitse, hemen Ankara’ya gelecek, Dedesi onu hep özlemle bekliyordu.
Ankara 30.11.2012
Kayıt Tarihi : 4.12.2012 17:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!