Karları eritirsin farkında olmadan
Bahar bir gülüş uzaklığındadır
Bilemezsin...
Bir melek gözlerine bakarda
Gözlerin perdelidir
Göremezsin...
Gurbetin hiç tadı tuzu kalmadı
Selam verdim alanı da olmadı
Hasta düştüm komşum bile sormadı
Yorganı aç, döşeği ser yatayım ana.
Somun yeriz kokusu çıkmaz
Mescit gibiyim artık
Sevmeyi kitabından öğrendim
Aşkı rahle başında
Mihrap kadar mütevazi
Minber gibi dik ve doğru olmayı...
Mescit gibiyim artık
Pergit oldu Büyük Çatma
Köyüm deyip gözlerini ağlatma
Dertlenipte yüreğini sızlatma
Neşesi yok Pergit'in
Yemek çok iştah olmaz
İnsan severkende ölçülü olmalı
Aşkı lokma lokma yemeli
Yudum yudum içmeli
Yoksa sevdirim sistemi çöker
Yarın ağrısı olur
Miden bulanır
Çaldı, çırptı, topladı, doldurdu kalburunu
Helal ekmek uğruna çıkarttı kanburunu
Gayr-ı meşru servetin kaybetti izlerini
Bir dikili ağaca çürüttü dizlerini
Kim bilir bir daha ne zaman buluşuruz
Hangi meçhul gecenin karanlığında
Ya da hangi güne gebe güneşin kızıllığında
Bilmiyorum daha kaç sancılı sabah geçirir
Kaç ölüm soğukluğu akşam eksiltirim sensiz
Neden saatler bana hep kör bakar
Gördüğüm güzellik güneşse aysa
Yüzüne bir tutkun yıldızım yarim
Hak seni dünyada efendim saysa
Sonsuza dek sadık kölenim Ayşem.
Ağzın bal dudağın şeker şerbetse
Ne zaman kapasam gözlerimi
Gözlerinin derinliğine
Yıkık bir yelkene
Batık bir gemiye döner içim...
Ne zaman açsam gözlerimi
Besmeleyle yüce Kur-an açılır.
Fatihayla inci mercan saçılır.
Amin dersin nice melek katılır.
Elif de gör, bak içinde ne saklı?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!