Annem bir kadındır
Saçları kınalı,
Torun sever, kıyamaz Berfin'e
Geceleri babamla uyur.
Bazen bir teyze,
Mavi gözlüydü Erşan
Yüzü güneşte yanmış
Burnu kabuk bağlamıştı.
Yamalı pantolonlu, yeşil mintanlı
Toprağa militan ayakkabısıyla basardı
Kahverengi
Ellerim ve ayaklarım aynı yaşta
Hatta kalbim de.
Ama gözlerim küçücük
Hep öyle kalacak.
İlk günkü gibi kalacak.
Yarım asır yine yaşasa;
Ah Metin,
Hasretin narenciye kokuyor.
Ağacın yaprağı yeşile sarıyor
Bir bahar uzadı aramızda
Hazirana doğru gidiyoruz.
Altında arabaların sesini dinlediğimiz ve üstünde durup işediğimiz şu köprünün altında geçen derenin suyu nereye gitti?
Azaldı her yıl.
Oysa o kadar da arkadaşlarla işiyorduk çoğalsın diye sularımız.
Ve sonra gidip çoğaltamadığımız suda yüzmeye başladık. Suya külotla girenler erkek girmeyenler de çocuktu. Ben bir defa tek çocuk oldum. Sonra hep erkektim.
Çoğaltmaya çalıştığımız suyun tadı yosun ve başka şeyler kokuyordu.
İki kardeş kadını
Ölümüne;
İki koca
İki cenaze bozdu nikahını
İki yastıkta kocadı.
Yalnız kaldı.
Seni okurken rüzgar girdi içeri, bütün sayfalar mübadele etti.
Hep ayrılıklardan sonra başlardı yağmur
Baştan sona sağanak.
Toprak kadar şiir de ıslanırdı,
Kadın da
Yirmi numaralı yolcu da
Komisyoncu da
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!