http://blog.milliyet.com.tr/yukselonacan
“Emirdağı derler çukurun içi,
Al kanınan dolmuş şalvarın içi…”
-Emirdağ Türküsü-
Çocuklarımızı eğitirken müstehcen düşünmelerinin, küfürlü konuşmaların, günlük hayatımızdaki işlevlerin dile getirilmesinin önüne geçmeyi planlar, dilini kesmekle tehdit eder, terbiyesizlikle suçlar, ayıplarla onları frenlemeye çalışırız.
Ama biz büyükler, bir film seyrederken, Rus Gelin’de olduğu gibi, “Pırt dedi,” sözcüğünü duyduğumuzda kahkaha atarız. Yine filmde bir küfürlü cümle duyduğumuzda sanki küfür duymamış da komik hareket görmüş gibi yine basarız kahkahayı.
Kubat, ‘ORMANCI’yı söylerken kalkar oynarız. Oysa ortada bir ölüm vardır. Ağıt mıdır, türkü müdür ‘ORMANCI’, hâlâ kavrayabilmiş değiliz.
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
yahu bunu dusuncek ne var,ne dedigin degil,nasil dedigin onemlidir:)))
tacize,saldiriya ,kullanmaya ,asagilamaya ,tehidede,kucuk dusurmeye,degersiz kilmaya yonelik olan bellidir..sevmeye aska iltifata begenmeye yonelik olan..hangi erkek veya kadin sevdiginden acik -sacik seyler duymak istemez ki:)
sokaktaki adamin haddine ne...veya sizin yazilariniz icinde gecenler sahsa yonelik algilanmadigindan okunurken sevimli gelebiliyo okuyana ,gulup geciyoruz,bide surdan iki insana ozelinde iki saka yapin bakim ,boyle algilancak mi...
hocam ,dunyanin heryerinde olan seyler bunlar ,aldirmamak lazim gele :)
üstadım güle güle sayfanıza geldik amma son yazınızla inanın agladık resmen!!!
cok haklı bir tesbit, bu duyarlılıga saygılarımı sunarım, yazacak cok seyim var amma en gerekli acıklamayı siz yapmışsınız zaten bizim ki sönük kalır sözün özü burda yatıyor...kaleminiz daim olsun selam ve dua ile..
Yari güzel olanın her gün hamamdan gelir.Bu türküyüde İbrahim Tatlıses söylüyor.Neşemize neşe kattınız vesselam :))
acı ile yazılan türkülerin dilinden anlamıyıp,gülen,göbek atan,alkış tutanlara selam olsun.demek ki bi kazançları olduğundan eminler:))
insan psikolojisinin söylediğinin zıddı ile tarifsiz tablosunu çok iyi anlatmışsın hocam.genellikle de acı ile dile gelen cümleler ile tempo tutulur türkülerde,acı unutulsun diye belkide..kalemin ince detaylara yol alsın..:)anlayana sivrisinek bile fazla..anlamayana davul az gelene boşver..
memeler baş kaldırmış...
iki dağın arasında kalmışam
ne gün görmüş ne de murat almışam
daha çoookk
Şiir yazmaya başladıktan sonra şarkı ve türkülerin sözlerine daha çok dikkat eder oldum.
Şiir olarak okunsa hüzün yüklenir veya 'yazacak başka konu bulamadılar mı?' diye düşünebiliriz. Aynı metinin türküsünde şıkır şıkır oynarız!
Gerçekten psikologların ve sosyal bilimcilerin açıklama yapması gerekli bir konu.
Duyarlılığınıza teşekkür ederim.
Birde Sezen Aksu'nun söylediği ' Salla ' vardı sanırım
Saygıyla
Fatma Hatun Esen
Çokmu cesaretliyim ne....
Saygılarımla...
L. L. ERDİNÇ
Yüksel Hocam gördüğümüz ama görmek istemediğimiz konuyu nasıl doğru birgözlemle dile getirmişsiniz...
Kutlarım sizi... Hatırladığım kadarıyla hatırlamadığınız türküde kalmamış ayrıca.. birtanede benim aklıma geldi ...
`indim derelerine
Bilmem nerelerine
Kaytan bıyıklarımı
Sürsem nerelerine`
Yavrum ben sana
ipek mendil (gömlek) alayım
Saygılarımla Üstad
Lerzan Leman ERDİNÇ
'-Yatır beni, tırmala beni..'
'- Öp beni, öp beni, öp beni n'olursun...'
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta