batıyor doğan güneşi gülüşünden
topluyor yerin yüzündeki seviyi
ve daha da kızgın çekiç ve dahası örs zindan
vadide kızıl bir galebe
sonrası tufan sonrası yar
havada
sana
bana
ona
bize yabancı kuşlar
havada infaz kokusu
sığınak ve biz
kar boran fırtınaya gebe yüreklerimiz
mağara veya baraka veya
korunak bulamamışız
şimdi yüreklerimiz avuçlarımızda
sımsıkı sarılıp
düşlerimiz hep gökyüzündeydi seninle
mutlu yarınlara yağmaktı ulaş ulaş
“dur! ”
diyemeden gittin
gitti yağmur
kan içtim yudum yudum
sonundaysam yolun
duvarsa önüm
son buysa
ve ölüm
duvarın dibine
yüreğimin tutsaklığını
yalanın küstahlığın esiri
oportünist
revizyonist
yalı çapkınları
bâde-i aşk içerken
keşifte gözler
vurgun yemiş süngerci gibiydi
çıksa da suyun yüzüne
sürgündü yokluğuna
eksik zamanlarda
yaşandı aşk
cehennemde cennetin
bir düşün
düşün içinde mahpus
içinde mahpus dışına taşmış düşün
etikten duvarlar tende
gelgitli yarınların döngellerinde
rahmini deşiyor vehim
içli bir türkü yanıyor
bozgun yemiş bir kadın enkazını kazıyor
çocuk annesinin saçlarını tarıyor
kuyu boşalıyor gözlerimde
geçmişin izleriyle raks eden beli
mikrofon tutuşundaki zarafet gibi kıvrılıyor
İstanbul gibi ağırlıyor yalnızlığı masalar
ve gerdanlık
belli
bıraksalar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!