Sana nasıl ulaşayim sözcüklerle?
Dede diyemiyorum,
Anlamı ne? yaşamadımki bileyim..
Ya baba! ...
Kaç kere söyledimki hayatımda...
Gözlerimin dolusuna eşlik eden şu parmak uçlarımdan,
Bastırdı karanlık,
Vinsanlar kendi havalarında..
Sisli bir havada sabah yolculuğu..
Bir günki aydınlatacak,
Yaratacak bir dünya var...
Varki; enzoru,
Benimkisi galiba yaşlanmak.
En kötüsü bu yaklaşımdan korkmak.
Sanamı yalan söyleyeceğim,
Korkuyorum işte..Tekrar yaşayamayacağımız
o çocukluğu neden arıyorum?
Neden yüreğimde taşıyorumki! ..
Akışına kapıldım hayalinin,
Geçti bi sonbahar daha ömrümden...
Kara bulutlar saraladı yarimi,
Ben bakarım,
O bakadurur zamana.
Zamansa naza bindi.
Nekadar arzulasakta,
Sen oradasın yiğidim.
Sana bizden daha yakın,
Korkutucu rüyalar,
Donuk bakışlı aynalar..
Ve sahibindir o, kahrolası parmaklıklar..
Hiç şansım yok hiç.
Zehir oldu hayat bana ve de dar.
Olmadı huzur bulamadı,
Bu yürek daima isyankâr.
Ah!
Ah! Yar. Yar.
Küçük beşiğindi beni çileden çıkartan.
Hani iki kısımdan oluşuyordu,
Hani demir parmaklıkları vardı..
Üst kısımda sallanarak uyunurdu,
Altta atman içinse,büyümen gerekiyordu..
Ve sahibi sendin,her iki kısmın.
Ben böyle paçavradan hayatın ta içine neyleyim.
İsyanlarım doğanın bana biçip giydirdiği gömleğin şekline.
Böylemi olmalıydı? ,
Böylemi son bulmalıydı? .
Oysaki daha yeni keşfetmiştim kendimi..
Nedir bu damga şimdi?
Tesellimdir Bir Kadeh Şarap
Bir dünya inşa edeceğim kendime inat.
Dayayıp döşeyeceğim canıma minnet.
Bilinmedi kıymetim bilene cennet.
Vaat edip dolaşmayı bilirimde ben.
Görmek varki tepelerden tepelere,
Renkli renksiz uzanan bozkırları..
Sonra yüreğimin taaa derinliklerine inen,
canlı iniltileri..
Ve gök yüzü beyaz otlaklara bürünmüş..
Alıp getiriyor,enginlerden enginlere..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!