Kent pazarına geziye çıktım bu izin günümde.
Meyveler, sebzeler saçılmış her yana, az ötede kadınlar el işleri satmakta.
Pos bıyıklı ihtiyarlar din kitaplarını sermiş masalarına,
Bazıları cennet satmakta, bazıları cehennemi.
İlerledim ve gittim.
Pazarın sonunda, sıraya dizilmiş karıların,
kadının gözlerinden nasıl göründüğünü bilmek nasıl bir duygudur,
öyle alelede bir kadının değil,
seni seven
ve senin onun sevgisini kullandığın bir kadının,
belki her iç çekişinde
ya da
Koca binaların çatı katlarında
Çalıştırılıyor kocaman kadınlar
Allah katına çıkan apartmanların bodrumları
Kaçak çalışan yüce insanlığa misafir
Tutsak insanlık
Mapushanede yatıyor çınar
Elinde saz, hafif hafif çalar
Türkü ile eşlendi damdaki firar
Gardiyan seslendi
SUSUN, SUSUN, SUSUN
Kalbinden geçeni her zaman söylemez dilin,
Yansa da için cayır cayır
Gözlerin yakmaz ateşi
Soğuktur yüreğin, soğutmuşlardır hislerini
Aşkından vurgun yesen de bir gün
Ertesi gün ayağa kalkman gerekir.
tanrı'dan mühürlüdür
yasaksın bana
kabulüm değildir diyorum
hürriyet edeple iştigaldir
yok
Gün gelir kıyamet kopar
Gün gelir yeni başlar yaşam
Her ölümlü tadar hayatının kadehinden bir şarap
Yaşayanlar için tatsız gelir yıllanmış her şarap
Kalkar gecenin ızdırabından aydınlık bir güneş
Yapacak hiçbir şeyim kalmadı
Seni sevmekten başka
Gidecek bir yolum,
Görecek bir gözüm yok
Senin gözlerinden başka
toprak doğa'ya küstüğünde,
yıldızlar illallah ettiğinde gökyüzünden...
yollar aşındığında anadolu'da,
yaşamadığında çocuklar yeryüzünde...
ve bittiğinde umut insanda,
Hiçbir zaman beni anlamayacaksınız he mi dostlar?
Hava karardığında yağmur silecek hislerimi
Gözümdeki yaşları bulutlardan bileceksiniz
Sabahın en erken saatlerinde yine doğacak güneş
Siz yine hüznümü sıcaktan bileceksiniz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!