Yaktın gönlümü ey karşı konulmaz ey amansızca hastalık.
Yürek yalnız ona hasretken,kalbimde gereksiz kalabalık.
Gönlümü aşk pazarına koydum fiyatını bile sormadılar...
'Böyle yaralı gönlü neyleyelim' dediler beni bile bile yormadılar...
Kaldırdım gönlümü pazardan sırtladım yola koyuldum...
Gönlümü böyle yaralayanlar bile 'nereye gidiyorsun' diye sormadılar...
Ne kadar âciz ne kadar bîçâreyim,
gönlümde hep düğüm üstüne düğüm.
Ben miyim bu rindâne âdem?
Ben miyim bu mîrât-ı mücellâda gördüğüm?
Içimde bir çocuk tedirgin...
Umutlarıni da germiş aşkın çarmıhına...
Çaresiz yürekte tek pişmanlık belirgin...
'Tek çomak sokamadık şu feleğin çarkına.'..
Zülfünde kayboldum ben bu hayatın...
Kirpiklerınden attılar beni sonsuzluğa...
Gözlerinde boğulmaya mahkum oldum tabiatın...
Erken alıştırdılar beni onsuzluğa..
Yüzler tanıdım, umutsuz bakan gözler bıraktım ardımda...
Ne o sahte yüzlere aldandım, ne de bir çift göz kaldı aklımda...
Zamansız geldin sevgili, yüreğimin selâsı okunurken...
Geldiğin gibi git şimdi, aşk yüreğime böyle dokunurken...
'Hadi doğ karanlığıma! Nûr'undan kararayım
Putlar koşarken üstüme elimi her kaldırışımda seni bulayım.
Nûr'undan bir lem'a göster şâd olayım
Bir yere kaçamaz oldum Yâr...
Bana yer göster yeniden doğayım! '
Marâz-ı aşka nasıl bir deva bulsun Lokmanlar.
Her dem gâma boğulur o aşk oduyla yananlar.
Su uyur düşman uyur hasta-yı hicrân uyumaz.
Uyanmaz bu uykudan mübtela-yı gâm olanlar.
Her derde bir devâ vardır onu bulmaktır hüner.
Devâyı gece arar,çerağı gündüz yakanlar.
Mübtela-yı aşk olduk dert ateşiyle nasipsızce yanarken.
Ehl-i gâm olduk yitirdiğimiz sevdâları ararken...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!