Dünya hanında bir garip yolcudur.Tendeki emaneti teslim edinceye kadar yazgısıyla ve nihayetinde amelleriyle varolacaktır...
Baktım ömrüm nasıl görünür içerden
Nasıl yürür insanlar kaldırımlarda benim ayaklarımla
Ve nasıl ekmek götürürler evlerine
Nasıl bakarlar kaş altından güzel kadınlara
Benim gözlerimle
Seyrederim kimi ıslık çalar dudaklarımla
Ey İstanbul
Kundağında tertemiz bir bebek
Duvağıyla mahrem bir gelin
Ve aşksın sen istanbul
Yarasın öyle derin
Bu akşam kar yağsın diyorum
Pus çöksün sonradan
Bir fener olsun
Denizin kıyı yerinde
Güç bela seçilsin
Birde gemi geçsin uzaklardan
Düşünüyorum
Ne çok şeyi paylaşıyoruz seninle
Aynı göğün altındayız örneğin
Ve aynı güneş aydınlatıyor dünyamızı
Bir yerlerden ikimizde seyretmekteyiz
Varlığına delalet eden bu manzarayı
Karnım tok
pek sırtımda
Bir dam da var başımı soktuğum
Epey sıcak bir yatağımda
Gel gör ki aklımda
Fukaralar var
Sana beni anlatmalıyım
İçimde tam şuramda
Bir yetim ağlamakta
Can çekişmekte bir mazlum
Ne filistin ne çeçenyada
İçimde tam şuramda
Rüzgarda savrulan yapraklar gibi
Sevdim hışırtısını eteklerinin
Hüzün kokulu bir mevsim oldun içimde
Misk-i amber dedim
Merhametini sevdim ben senin
Göğsüne yaslarken başımı
Birbir kaybolurken renkler ufukta
Aydınlık karanlığın kör kuyularında boğulurken
Güneşi özlerken bir batık derinlerde
Ruhum gök kuşağının her rengine boyanmaya heveslenirken
Sen içimde s/oluyorsun
Yıkılıyor gidişinle tüm surlarım
Kalelerim yağmalanıyor
Yenilgiler sarmalıyor dört yanımı
Başım önümde kalıyor
Mancınıklar alev atıyor
Canıma ateş yapışıyor gidişinle
Sessizce ölmek isterim
Ama yalnızca değil
Çekerken el etek dünyadan
Su damlatan biri olmalı dudağıma
Sessizce gitmek isterim
Lakin el sallayan biri olmalı arkamdan
Merhaba kıymetli dostlar uzun zamandır siteye giriş yapmaya,şiirlerinizi okumaya ve yeni şiirler eklemeye fırsat bulamadım inşallah bundan sonra daha sık şiir ekleyebileceğim ve sizin değerli şiirlerini okuyabileceğim.Bu mesaj vesilesiyle hayırlı ramazanlar diler saygılar sunarım.