Bayramlara emanet saklı duygularım var
Hepimizin çocuk olduğu zamanlarda
Basitlikten ve yarını düşünmezlikten damıttığımız büyük mutluluklar vardı
Ve bayramların sürekli güneşlere uyandığı baharlarda
Yepizyeni kıyafetler içinde
Bildik bilmedik insanların ellerini öper
parayı sever, şekere de eyvallah ederdik
Yılbaşılarına emanet saklı duygularım var
Yeni evlere girmiş renkli televizyonlarda
Ecnebi usulü diziler oynuyor
Onların noelinde, parktan aşırılan süslü yılbaşı ağaçlarında
Hep lapa lapa kar var
Biz de ise havası kuru ayaz
İçiyse sımsıcak yılbaşıları yaşanıyor
Çeşit çeşit yemekler
Kızmabirader ve tombalanın üzerine
Bir litrelik depozitolu koka kola ve kuru yemiş eşlik ediyor
Ardından tek kelimelik kafiyeli tekerlemeler çocuk zihnine bir hayli komik Geliyor
Ve kahkaha tufanları
Birimiz “mısır” diyor
Öteki biraz muzur “git çingenenin poposunu ısır! ”
İlkokul sıralarına emanet saklı duygularım var
Adını henüz duyduğum öğretilere maruz kalıyorum
Uzakta olan akrabalara kart yazma yetisi kazandırılıyorum
Kırtasiyeden aldığım simli kart postallara
“Sevgili dayı veyahut hala” diyerek başlıyorum
Fakat fırsat bulamadan göndermeye
dayım, halam çoktan kutlamış oluyor bayramları telefonda
Sırf bu yüzden,
Hiç kazanamadım mektup yazma alışkanlığı
Sana emanet saklı duygularım var asuman
Sana ilk bakışlarımda tutsak
Senin beni ilk fark edişlerinde
Tamam belki biraz yaban be biraz çirkinim
Güzelliğimde değil
Çocukluğumdan sana duymak üzere sevgi biriktirişlerimde
Gazeteleri parçalarcasına koparıp bulduğum aşk sözlerinde
Sana adadığım akrostişlerimde
Sana sevgi satın alabilmek için sattığım horoz şekerlerimde
Ve çocukluğumun koşmalarına dur deyişlerimde sevmeliydin sen beni
Artık asuman, mutlak bir haykırışla, sesim kısılırcasına
Çocuklara durun, koşmayın demek istiyorum
Nerden bilebilirler ki bu oyunların onlara yenilgiler getirebileceğini
Ortaokul bahçelerine serpilmiş öğütlerim var
Kızları ki oğlanlarına göre önce irileşir
Ve kızlar göğüs ve kalçalarının büyüme oranında olgunlaştıkları inancında
Oysa sınıflarındaki oğlanlar hala uzun eşek oynamakta
Ve henüz öğrendikleri küfürleri sarf etmekte birbirlerine
Kızlar olgun erkek arayışında
Olgun erkekler ise masalarına meze
Kızlar ki bu kullanılışlarını daha sonraları tecrübe olarak adlandırırken
Oğlanlar ise onların hayaliyle banyolarda eskittikleri derilerine acır
İşte öğüt, işte anlayana
Belki de daha bahtiyar olabilirdim
Seksenlerin doğanı yerine genci olabilseydim
On metrelik uzun antenlerimizle
Televizyonun herkeste bulunmadığı vakitlerde
Siz bize gelirdiniz Aydan Şener’in Çalı Kuşu’nu izlemeye
Ve bütün apartıman sakinleri
Çıtlattığımız çekirdeklerde serenat yapardık birbirimize
Sonra sen mahallenin ortalık yerinden yürürdün
Omuzlarında vatkalarınla ve serpil çakmaklı tarzı saçlarında
Öylece akar giderdin
Ben sana hayran biraz çirkin suratımla
Yetmişlerin ispanyol paça kumaş pantolonlarında
Bağrı açık büyük yakalı gömlekler içinde
Uzun aslan yelesi saçlarımla
İlk ve son kez demode bir aşka düşerdik
Belki de ben yasa dışı eylemlerde ifade ederdim sana duyduğum hayranlığı
Belki bir ülkücü olurdum elimde tabancamla
Öldürdüğüm her bir koministi senin ilelebet var oluşun için vurduğumu söylerdim
Yada bir kominist olurdum elimde orağımla
Ve biçtiğim her bir faşisti senin devrimin için kestiğimi söylerdim
Ne olursam olayım
Mutlaka devletin bölünmez bütünlüğüne aykırı kitaplar yazardım
Radikal bir sevgiyi anlatırdım
Ve giderken dar ağacına yine senin adını haykırırdım…
31.08.2004
Kayıt Tarihi : 7.4.2006 01:06:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!