Emanet Şiiri - Sezayi Tuğla

Sezayi Tuğla
1645

ŞİİR


12

TAKİPÇİ

Emanet

Doğruyu, yanlışı aklınla ayır,
Akıl, Hak’tan oldu sana emanet.
Haksıza köstek ol, haklıyı kayır,
Haklının, hakkı da sana emanet.

Zevk için yel gibi gürleyip esme,
Hayvanı öldürme, ağacı kesme,
Tabiat denilen muazzam resme
Bakıp da ibret al, sana emanet.

Herkesi kucakla, dostunu koru,
Sakın ha şaşırma görünce zoru,
Beynini kemirir, bir sürü soru,
Soruya cevap da, sana emanet.

Helalden geçindir, ev efradını,
Daima üstün tut Hakk’ın adını,
Ayırım yapma hiç erkek, kadını,
Hanende adalet, sana emanet.

İmtihan gününde mizan kurulur,
Önünde, el pençe divan durulur,
Herkesin kusuru, yüze vurulur,
Ahkâmın kitapta, sana emanet.

(OCAK 2008

Sezayi Tuğla
Kayıt Tarihi : 30.10.2012 15:33:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


EMANETİ (EN İYİ BİR ŞEKİLDE) KORUMAK İhmalkârlık ve vurdumduymazlığımız o kadar çok ki, maalesef ruhumuzun derinliklerine kadar inmiş. Belki hiçbir kötü niyetimiz yok, art niyette taşımıyoruz belki. Ama eylemimizin sonunda bakıyoruz ki, kendimize veya bir başka kardeşimize zarar vermişiz. Bu gevşeklik ve ihmalkârlığımızın faturası (maalesef) bize veya muhatabımıza çok pahalıya mal olmaktadır çoğu zaman. Hele hele söz konusu olan kişi veya kişiler “yetim”se! Kalk altından kalkabilirsen. İnsanlar arasındaki kaybolan prestije mi yanmalı, yoksa mutlaka çıkacağımız o yüce mahkemede, adaletinden en ufak bir şüphe olmayan “Ulu Yargıç”ın huzurunda eriyip bitmeye mi yanmalı? (Birçok kişi eriyip bitmeye razı olacak, ama maalesef orada o imkânda olmayacak) . Gelin, emaneti korumaya azami gayreti gösterelim. Nasıl ki gözümüzü ani bir refleksle dış tehlikelerden koruyorsak, aynı hassasiyetle diğer insanların da sorumluluğumuz altındaki haklarını en iyi şekilde muhafaza edelim. Bu hususta din, dil, ırk, cins, yakınlık, uzaklık gözetmemeli. Hatta hayvan, bitki ayırımı bile yapmamalı. Hele bu haklar yetim ve öksüz birilerine aitse. Yandı gülüm keten helva. Emanetin korunması hakkında hoşuma giden bir anekdotu sizinle paylaşmak istiyorum; Bir ağanın yanında çalışan şahıs, (daha önceden ücret konuşulmadığı için) ay sonunda verilen ücreti az bulur, kızar ve parasını almadan işten ayrılır. Aradan birkaç yıl gibi epey bir zaman geçer. İşçi pişman olur, “gidip şu eski ağamdan takdir ettiği paramı bari alayım” der. Köyde ağanın yanına gelir, hoşbeşten sonra sohbet ilerler. Konuşma arasında eski işçi sözü alacağına getirir ve ağanın takdir ettiği ücrete razı olduğunu söyler. Ağa, gülümser ve eliyle karşılarındaki ağıllardan birini gösterir. “İşte” der, “senin ücretinin karşılığı orada”. Adam, ağıla yaklaşıp bakar ki bir ağıl dolusu koyun. “Bunlardan hangisi benim. Aslında benim ücretim bir koyun değerinde bile değildi.” Ağa der ki; “O sürünün tamamı senin. Sen kızıp gittiğin zaman, senin namına pazarlık yaparak bir koyun satın aldım. Benim koyunlarımın yanında sürüye kattım. Koyun hamileymiş, ikiz doğurdu. Neticede bereketli geçen yılların sonunda bu kadar oldu. Çoban ve bakım masraflarını da düzenli bir şekilde titizlikle çıkardım. Bu sürü senin helalindir. Artık geldiğine göre emanetini geri alabilirsin.” Umarım bu ufak hikâye konunun önemi ve çıkış yolu olarak bize bir ışık tutar.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Sezayi Tuğla