Em Sonatı Şiiri - Yorumlar

Mine Kul
21

ŞİİR


126

TAKİPÇİ

Em Sonatı...

O, bana vereceği sonatı unuttu
işte o an başladı
bu durduralamaz devinim...

Boynunun her bükülüşünde

Tamamını Oku
  • Bulutsuzluk Özlemi
    Bulutsuzluk Özlemi 07.06.2019 - 10:02

    Antoloji yine hazıra konmuş.. :))
    Ama olsun bu güzel şiiri bir kez daha okumuş olduk..

    Tebrik ederim Mine Hanım..
    Sevgilerimle..

    Cevap Yaz
  • Ömer Yıldız
    Ömer Yıldız 07.06.2019 - 09:03

    tebrikler güne düşen şiire şaire

    Cevap Yaz
  • Yılmaz Örmeci
    Yılmaz Örmeci 09.06.2018 - 14:35

    Bu şiiri daha önce de okumuş ve beğenmiştim. Harika bir şiirdi ve gerçekten çok okunası, Günün Şiiri seçilmeye değer şiirdi.

    Tekrar kutluyor, başarılarınızın devamını diliyorum.
    /
    O, bana vereceği sonatı unuttu
    işte o an başladı
    bu durdurulamaz devinimim...
    /
    Bir sitemle başlıyor şiir ve akıcı üslübuyla sonuna kadar kesintisiz devam ediyor.
    Şiirin adı ünlü İtalyan bestecisi Alessandro Marcello (1669-1747)'nun Em Sonatı isimli bestesinden almış. Sonat 3 veya daha fazla bölümden oluşan ve 17. yüzyılda Avrupa'da yaygınlaşan bir müzik türü. Çocukluğumuzda Pazar Konserlerinde dinlerdik hani, Adagio (Yavaş), Allegro (Canlı neşeli ve hızlı),
    Largo (Ağır ve görkemli), Allegretto (Allegrodan biraz daha ağır bir biçimde) çalınan bölümlermiş.
    (Bu bilgileri müziği dinlerken bir taraftan da not ettiğimden biliyorum, zaten batı müziği bilgim fazla değildir.)
    Şiir de birkaç bölümden oluşmakta, bölümlerin yavaş veya hızlı gidişine göre ayırmak mümkün. Sonat sanatı birçok sanat eserlerine de uygulanmış zaten, şiirde neden olmasın?
    Bir ayrılığın anatomisi işlenmiş şiirin bütününe bakıldığında.
    /
    içimdeki bu devinim
    her ölümümde
    beni yine yeniden doğurdu...
    /
    diye bitiyor şiir, burada film de kopuyor zaten. Tezat daha doğrusu bir oksimoron sanatı yapılıyor keskin bir biçimde.

    Severek ve beğenerek tekrar tekrar okudum, izninizle Antoloji listeme alıyor, saygılar sunuyorum.

    Cevap Yaz
    Mine Kul

    İlginiz ve desteğiniz için çok teşekkür ederim Yılmaz Hocam saygılar...

  • İbrahim Kavas
    İbrahim Kavas 09.06.2018 - 13:59

    Sevginin gücünü anlatan, antolojide günün şiiri seçilen güzel şiirinizi, güçlü kaleminizi, engin yüreğinizi kutluyorum. başarılarınızın devamını dilerim.

    Cevap Yaz
    Mine Kul

    İlginiz ve desteğiniz için çok teşekkür ederim İbrahim Hocam saygılar...

  • Serpil Tahtalı
    Serpil Tahtalı 08.06.2018 - 00:06

    Günün şiiri seçilen güzel şiirinizi ve sizi gönülden kutluyorum Mine Hanım cığım. Saygı ve sevgilerimle

    Cevap Yaz
    Mine Kul

    İlginiz ve desteğiniz için çok teşekkür ederim Serpil Hanımcığım sevgiler...

  • Necla Küçükhurman
    Necla Küçükhurman 07.06.2018 - 18:46

    Kutlarım nicelerine inşallah sayfamda

    Cevap Yaz
    Mine Kul

    İlginiz ve desteğiniz için çok teşekkür ederim Necla Hanımcığım sevgiler...

  • Hikmet Çiftçi
    Hikmet Çiftçi 07.06.2018 - 16:49

    AŞK SÜRGÜNÜ…

    Öncelikle güne yine farklı, hoş, anlamlı ve etkili bir şiir daha düşmüş.
    Bu vesileyle şaire Mine Kul Hanımı gönülden kutluyorum.
    Seçici Kurul’a da teşekkürler.
    .
    Şiiri bir kez okudum.
    Bir daha okumalı mıyım diye düşündüm. Sonra da her bir bölümü ayrı ayrı okuyup bir bütünlük içinde değerlendirmenin daha doğru olacağı kanaatine vardım.
    Şiir, ilk başta nasıl anlamalıyız düşüncesi, daha doğrusu endişesi yaşatıyor insanda.
    Sonat havası mı etkili?
    Muhakkak öyle olmalı. Müzikle uğraşanlar bu işi daha çok bilirler sanırım. Sonatın ne olduğu, makamının, akışının, hızının, etkisinin nasıl olduğunu…
    .
    Ağır ağır başlayıp hızlanan ve durulan tarzda bir sonat mı?
    Yoksa daha farklı özellikler gösteren bir müzik esintisi mi?
    .
    Verilecek sonatın unutulması!..
    Unutulan biri olmak mı?
    Kimse istemez, bir söz verilmişse verilen sözün hatırlanmamasını.
    Acabaların, belkilerin ve hatta keşkeklerin başlangıç noktası.
    Harekete geçen kalp atışlarının beyinde düşünce devinime dönüşmesi.

    İyi de be gönül!..
    Bu hikmettir böyle?
    Her karşılaşmada ya bakışlarıla, ya latifane mimiklerle veya hafif yolu bir fısıltı esintisiyle “Nerede benim sonat?” iması veya hatırlatması elzem mi?
    Pembeleşen yanakların ve dahi kaçırılan bakışların ezikliğini hissedip, ona eşlik etmek…
    “Canın sağ olsun, hazırlarsın nasıl olsa…” dercesine daha fazla mahcubiyete gark olmasını önlemek için karşılık olarak bedenen her eğilip bükülmede yeni bir kadın, yepyeni bir sevdalı yürek, bir kez daha çok çok seven Aslı endamıyla süzülmek…
    Kim doğa, kim yana?..
    Sesteş olup aynı notalarda var olma arzusu mu yoksa?..
    .
    Kim güneş, kim ay?
    Belki piyano, belki viyolonsel.
    Yahut keman veya saksafon…
    .
    Ruh haline bağlı olmalı, sonatın bestesi de.
    Yavaş – hızlı- yavaş, hızlı, çok hızlı, acıklı, hüzünlü, öfkeli…
    Ne tür bir sonattı, söz verilen, değerli şiir erbabına?
    Bize âyân değil.
    Zannımca gönül okşayan, yumuşak başlayıp çağlayan ve sonra da sakinleştirici bir senfoniye dönüşen tarzda bir müzik…
    Beşten sonrası için yazılmış olmalı. Ortamın sakinleştiği, kısmen el ayağın çekilmeye başladığı veya çekilmek üzere olduğu bir saat. Yani dinlenme vakti.
    Zaman fakı nedendir bilmem. Zannımca bu tür müzikler genellikle akşam saatlerinde, gönün geceye dönmesiyle icra edilen zamanların eserleridir.
    Tabii ya.
    Kişiye özel bir sonat neden olmasın?
    Başını omzuna koyup hayatın tılsımını çözmek, sırlarına vakıf olmak… Hem de notalar eşliğinde, musiki güzelliğinde…
    Romantikçe…
    .
    Sineden fırlayan aşk ağrıları…
    Ateşe dönüşmeden üzerinde gölge olmalı sevdalı. Olmalı ki, kendi yanarken alev alev yakmasın.
    Nefesinin tükendiği yerde nefes olmalı sevdalı.
    Olmalı ki, aşkı can verirken sevdalı canından olmasın.
    Hızlı ve hüzünlü bir sonat, güzel bir senfoni…

    Ne güzel.
    Her geçen gün mutluluğu bütün benliğinde hissederek uyanmak. Hüzünlere gölge olmaktan yavaş yavaş sıyrılıp bütün çıplaklığıyla gerçeğe ulaşmak.
    Ey aşk, ey sevda!
    Ey gönül tellerinin hüzünlü devinimleri!
    Bir olmanın hafifliğinde hayat bulma arzusu…
    Hangi anı yaşayıp bitirdik?..
    Bir olma mı, var olma mı?
    Daima mı, o an mı?
    Eyvah, dem be dem gelip geçen o yürek devinimleri ve silikleşen gölgenin güne dönmesi.
    Hüzün anı.
    Yani yine hüzün…

    Sonat borcunu unutma ey sevgili!..
    Hala borçlusun.
    Her ezikliğinde eğrilen kaburgamdan her ne kadar yeni bir sevdalı kadın doğursam da…
    Bir seven değil, bin seven yaratsam da…
    Yine borçlusun.
    Zira ben her öldüğümde yeniden sevdaya filizlenirim.
    Yeniden yeşerir, yeniden aşka hazır sürgüne dönerim.
    Aşk sürgünüyüm!..
    *
    Çok serbest bir şiir.
    Adeta cümle tarzında yazılmış ve sonra bölünmüş dizelerden oluşan güzel bir şiir.
    Sayın Mine Kul Hanımı tekrar kutluyor, daim olmalarını diliyorum.

    Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.

    Hikmet Çiftçi
    07 Haziran 2018

    Cevap Yaz
    Mine Kul

    Şiirime dair derin analiziniz emeğiniz ve göstermiş olduğunuz ilgi için çok teşekkür ediyorum,
    saygılar...

  • İki Baharın Valsi
    İki Baharın Valsi 07.06.2018 - 15:57

    son kelime bükücü haliyle güzel şiir yazar ;)))

    günün kutlu olsun.

    Cevap Yaz
    Mine Kul

    Son bükücülerden kim kaldı değil mi :)

    Teşekkür ediyorum canım sevgiler...

  • Gülşah Başol
    Gülşah Başol 07.06.2018 - 14:56

    Antolojide en beğendiğim üç şairden biri desem abartı olmaz Mine Hanım için. Ucundan öpülesi kalem döktürmüş yine... Ne dediğini tam anlamasam da şiirin, içimi acıtan bir şeyler var içinde....

    Boynunun her bükülüşünde
    eğrilen kaburgamdan yeni bir kadın doğurdum
    seni seven onca kadın birikti içimde...
    ...........

    Göğsüne saplanan o ağrıları
    gölgemi bastırıp dindirdim
    nefesini dinledim sol omzunda
    soluğun yetişmediğinde soluk oldum...

    Cevap Yaz
  • Gülşah Başol
    Gülşah Başol 07.06.2018 - 14:56

    Antolojide en beğendiğim üç şairden biri desem abartı olmaz Mine Hanım için. Ucundan öpülesi kalem döktürmüş yine... Ne dediğini tam anlamasam da şiirin, içimi acıtan bir şeyler var içinde....

    Boynunun her bükülüşünde
    eğrilen kaburgamdan yeni bir kadın doğurdum
    seni seven onca kadın birikti içimde...
    ...........

    Göğsüne saplanan o ağrıları
    gölgemi bastırıp dindirdim
    nefesini dinledim sol omzunda
    soluğun yetişmediğinde soluk oldum...

    Cevap Yaz
    Mine Kul

    Şahsıma gösterdiğiniz ilgi ve değer için çok teşekkür ediyorum Gülşah Hanımcığım :)
    Çok teşekkür ediyorum sevgiler....

Bu şiir ile ilgili 55 tane yorum bulunmakta