Mecburiyet Treni Şiiri - Yorumlar

Adnan Deniz
1245

ŞİİR


11

TAKİPÇİ


Eray, her gün olduğu gibi yine sabahın altısında kalktı yatağından. Çocukları mışıl mışıl uyuyorlardı. Sigara altı bir şeyler atıştırmak için mutfağa doğru gitti. Bir iki lokma yedi yemedi, bir sigara yaktı arkasından. Sigaranın dumanını sanki ta ciğerlerine çeker gibi bir hali vardı.
Derin bir düşüncenin içinde yüzdüğünü onu görenler ilk bakışta anlardı. Zar zor alabildiği bir minibüsle her gün yolcu taşıyıp, evine ekmek götürmeye çalışıyordu. Soğuk sıcak demeden ve hiç üşenmeden yapıyordu bu işi. Çünkü tek dayanağı bu araçla yaptığı ve tek bildiği bu işti. İki çocuğunu okutmak için bu çabayı göstermesi gerektiğinin bilincindeydi. Sırtında yıllardan beri giydiği eski bir ceket ve rengi solmuş kot pantolonu onun en özel şeyleriydi. Yine giydi emektar gömleğini ve ceketini, ne vefalı şeyler bunlar, herkesten vefalı diye düşündü içinden. Muzip bir tebessüm bıraktı yüzüne, Sanki ben ne saçmalıyorum der gibiydi.
Hazırlanmaya başladı hızlı hızlı. Bir an önce kendisine verilen görevi yerine getirmek ister gibi bir hali vardı. Başka bir şey istemiyordu ki kendi için varsa yoksa çocuklarıydı. Bu onun babadan devir aldığı ve çocuklarına bırakacağı kutsal göreviydi sanki yapılması mecbur olan.
Her gün giyip çıkardığı emektar ayakkabısını giydi. Bir güzel sildi arabasının içini. Kolonya sıktı iyice içine. Bir güzel koku da sıktı arabanın içine. Yedek maskeleri arabanın ön gözüne yerleştirdi. İtina ile ön camları sildi. Sonra beklemeye başladı yolcularını.
Yıllardır sabırla yaptığı bu işine çok özen gösteriyordu Eray. Çünkü bu onun ve ailesinin tek geçim kaynağı ve çocuklarının hayallerinin gerçekleşmesi için son çareleriydi, bunun bilincindeydi Eray.
Yolcular yavaş yavaş aracın içini doldurunca yine o sesiz haline büründü. Yıllardır yaptığı gibi konuşmadan ama işini çok dikkatle yapmaya itina ederek sürüyordu arabasını.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta