Bugün zincire vurduğum her şeyi olanı biteni, olmayanı, istenmeyeni, seni, beni, bizi ortaya koyacağım. Kafamın seninle dolu olduğu şu sıralar yazmakta güçlük çekiyorum. Her hücrem bir insanı sayıklarken yazamıyorum. Ama takma zaten anlamıyorsun yada anlamak istemiyorsun her neyse. Kızmıyorum her sevdiğim kalpte üzdüğüm, üzüldüğüm yaşantılarım oldu. Her defasında bu sefer farklı olur edasıyla çıktım yola. Gel gör ki yelken açtığım hiçbir limanda aradığımı bulamadım. Yada onların kalbine yarar hiçbir sıfata sahip değildim. Yalnızca ben hiçbir zaman yeterli olamadım. Özür dilerim. Ben toparlandıkça gittiğim, yanından geçtiğim, göz gezdirdiğim her şey yıkıldı. Onlarca lanetimden en büyüğü bu galiba. Çaldığım her kapıda bir unutamamazlık, hep geçmişe özlem duymalar gördüm. Ama son; çaldığım bu kapıdan, çıktığım bu yoldan, geldiğim bu limandan da boş dönmek var. Ama söz verdim daha fazla kıramam. Bir daha o kapı çalınmayacak, o yola çıkılmayacak, o denize açılmak olmayacak. Hatırlamayacağım söz. Anmayacağım söz. Ne var ne yoksa ardımda kalan sileceğim söz. Aranmayacağım, istenmeyeceğim.
Tüm arzuları, hisleri, istekleri, düşleri hepsini birer birer göğe salacağım. Bu ağırlığı kaldırabilecek tek yere.
O şarkıyı dinlemeyeceğim, o kitabı okumayacağım, o çiçeği sulamayacağım, o kediyi sevmeyeceğim söz..
Ot gibi yaşamak her neyse tecrübe edeceğim.
Aylarca sulanmayıp kurumayı bekleyeceğim kendi halimde. Bir daha açmamayı. Kalbime kepenk vurmayı öğreneceğim...
Son kez, son sefer...
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta