Biz seninle:
Aynı ağaçta iki ayrı dal,
Şaşı bakışlı, çoğu kez küskün,
Karşılıklı konuşamayan
Rüzgârın sesini dinleyen
Yapraklar arasında
İki yabancı gibi
Keçi inatlı ve de kırılgan.
Yeşilimiz aynı,
Yaprağımız aynı
Kokumuz aynı.
Çiçeklerimiz;
Hem pembeli hem mavili
Maviyi en çok ama
Pembelerimizi de çok sevdik.
Şimdilik;
Ayrı ayrı mutluyuz.
Ve...ama hala neden
Kısa da olsa konuşamıyoruz?
Ya rüzgâr olmasaydı,
Ya aynı ağaçta olmasaydık
“Ben yüce dağlarda çiçeksiz
İğne yapraklılardan bir dal olsaydım.”
Dediğini Saba rüzgârı getirdi.
Ne dedikoducu şu Saba değil mi?
Ya Karayel öylemi?
Ani kararlı ama yinede dobra
Beni sana
‘El dallarıyla söyleşiyor’
Derken yalan değildi.
Ama “niye? ” diye sormadın?
Yalnızlığımı hiç paylaşmadın
Koca dilinle hep kırbaçladın.
Şimdi mi?
Seni bilmem ama
Ben yana yatmış,
Bu köklü ağaçta yapayalnız,
Hala tek başına, bir dal kaldım.
Kabuklarım soyulmaya başladı.
Keşke ‘gereksizdir’ diye budamasalar,
Yaralı budağıma pamuk tepip
Beş metre kaput bezine sarmasalar.
Sende yalnız kalırsın,
Haset dallar arasında,
Ah’ım bu değil bilesin.
Dua’m, sert bir rüzgârla salınıp
Çiçeklerimizle ve senle öpüşmek,
Ya da aynı anda kırılıp
Aynı toprağa düşmek.
…
…Bildim bu olamayacak.
Elveda,
Kendine iyi bak…
Kayıt Tarihi : 25.12.2009 21:43:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Turan Gündeş](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/12/25/elveda-kendine-iyi-bak.jpg)
Biz seninle:
Aynı ağaçta iki ayrı dal,
Şaşı bakışlı, çoğu kez küskün,
Karşılıklı konuşamayan
Rüzgârın sesini dinleyen
Yapraklar arasında
İki yabancı gibi
Keçi inatlı ve de kırılgan.
Yeşilimiz aynı,
Yaprağımız aynı
Kokumuz aynı.
Çiçeklerimiz;
Hem pembeli hem mavili
Maviyi en çok ama
Pembelerimizi de çok sevdik.
Şimdilik;
Ayrı ayrı mutluyuz.
Ve...ama hala neden
Kısa da olsa konuşamıyoruz?
Ya rüzgâr olmasaydı,
Ya aynı ağaçta olmasaydık
“Ben yüce dağlarda çiçeksiz
İğne yapraklılardan bir dal olsaydım.”
Dediğini Saba rüzgârı getirdi.
Ne dedikoducu şu Saba değil mi?
Ya Karayel öylemi?
Ani kararlı ama yinede dobra
Beni sana
‘El dallarıyla söyleşiyor’
Derken yalan değildi.
Ama “niye? ” diye sormadın?
Yalnızlığımı hiç paylaşmadın
Koca dilinle hep kırbaçladın.
Şimdi mi?
Seni bilmem ama
Ben yana yatmış,
Bu köklü ağaçta yapayalnız,
Hala tek başına, bir dal kaldım.
Kabuklarım soyulmaya başladı.
Keşke ‘gereksizdir’ diye budamasalar,
Yaralı budağıma pamuk tepip
Beş metre kaput bezine sarmasalar.
Sende yalnız kalırsın,
Haset dallar arasında,
Ah’ım bu değil bilesin.
Dua’m, sert bir rüzgârla salınıp
Çiçeklerimizle ve senle öpüşmek,
Ya da aynı anda kırılıp
Aynı toprağa düşmek.
…
…Bildim bu olamayacak.
Elveda,
Kendine iyi bak…
Turan Gündeş
çok güzeldi çokk...yüreğinize sağlık...
tampuan..+...antj...tşk.ler...
ne yapsak biraraya gelince olmuyor
ayrı iken herşey iyi olacak diye düşünüyorum
fakat yan yana gelince ikimizde asabi olurduk
meğer aynı burçtan olmanın zararlarıymış
yinede veda zordur be dostum
tam puan saygılarımla
KENDİNE İYİ BAK
“Kendine iyi bak” bir 'veda' değil 'elveda' cümlesidir çoğu zaman. O üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde...
'Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım. Olamayacağım. İstesem de istemesem de. Sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. Olur da bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum.“
“Kendine iyi bak. Çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak. Ben olmayacağım. Kendine iyi bak ve beni düşünme. Çünkü ben de seni düşünmeyeceğim artık. Arama sakın beni, yazma, çünkü ben yazmayacağım. Sil beni yüreğinden, çünkü ben sileceğim. Fakat, yaşanılan, paylaşılan güzel şeyler hatırına sana yürekten mutluluklar diliyorum. Ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum.”
'Kendine iyi bak. Aramızda geçen herşeye rağmen benden sonra iyi olduğunu bilmeyi tercih ederim. Aslında bilmem çok önemli değil, iyi olduğunu varsayacağım ben. Seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle başbaşa, yapayalnız bırakıyorum ben. Biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. Aslına bakarsan, çok da fazla umursamıyorum.'
'Kendine iyi bak' derler ve giderler. Tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. Çünkü onları ayırmak, eti tırnaktan ayırmak gibidir. Kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok acı vericidir, yürek parçalıyıcıdır. Her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine “Kendine İyi Bak” gözleriyle ayrılırlar. Ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar…Ta ki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar…
Tutkunun ötesinde sevenler, bir kez “Kendine İyi Bak “ derler ve giderler. Onlar eti tırnaktan ayırmak yerine ölümü yeğlerler. Onlar bu acıyı bir kezden fazla kaldıramayacaklarını bilirler.
'Kendine iyi bak' derler ve giderler. Bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. En büyük ihanet değil midir aslında seni seveni, ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek. 'Kendine iyi bak' derler ve giderler. Seni suskunluğa mahkum edip giderler. Seni parçalara ayırıp, en büyük parçayı yanlarına alıp giderler. Seni senden alıp giderler.
Daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için. Kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardır elbet. Suçlatmaz kendini. Savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın. Savaşmışlarsa, yenildikleri için kızarsın ama suçlayamazsın. Yenildiğin için kızarsın ama suçlayamazsın… Ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni, 'kendine iyi bak' derler ve giderler. Elinden umutlarını, düşlerini, sevgilerini alıp giderler. Bir tek anıları bırakırlar geride, bir de hatırladıkça gözyaşlarına boğulasın diye
unutulmayan nağmeler.
Arkalarına bakmadan çekip giderler eğer yalnız kalmışsan, çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler. Herşey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler. 'Bitti' diyemedikleri için, 'kendine iyi bak' derler. 'Kırıldım ve affedemiyorum' diyemedikleri için 'kendine iyi bak' derler. 'Seni istemiyorum artık, hayatımdan çıkaracağım ama bil ki hiç unutmayacağım' diyemedikleri için kendine iyi bak derler. 'Biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum' diyemedikleri için 'kendine iyi bak' derler. Vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır, bilirler.
'Kendine iyi bak' bir noktadır çoğu zaman. Kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansın isterim ben. Oysa sen iyisin… Sen gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçssin. Sen hayatıma renk katan, sen yüreğimdeki çarpıntı, sen hayatımdaki neşesin. Sen yolumu aydınlatan, sen dert ortağım, sen gönül yoldaşım, sen bir tanesin. 'Kendine iyi bak' deme bana. Nokta koyma.
Keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler, keşke affedebilsen beni, keşke ben de affedebilsem… Keşke döndürebilsek zamanı geriye. Keşke bugünkü aklımızla yaşasak herşeyi baştan. Nafile... Ama yine de, gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı? Sen eksikken, ben nasıl tam olurum? Senden kalan boşluğu kimlerle doldururum? Savaşsak, aramıza giren şeytanla olmaz mı? Hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı, hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanırdı? Hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı? Hani en büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı? Bunların hepsi yalan mı? Sahiden..., gitmesen olmaz mı? Bitmesek olmaz mı? ……….
Peki o zaman... Senin istediğin gibi olsun... Öyleyse...Sen de 'Kendine İyi Bak.'
'Kendine Iyi Bak' derler, kurşunu kafana sıkıp giderler.
TÜM YORUMLAR (5)