heyhat! konmaz artık, taşlar yerine
kullanırken “cici”, şimdi mi “öcü”?
kıyıp oturmazken sim eyerine
ne değişti şimdi, bu neyin öcü?
hatırla! taşıdı sizi bunca yıl
yan gelip yattınız kayıl ha kayıl
vuruşur nasılsa “militan”; yayıl
nasıl da sırıtır riyâ, öykücü?
kapkara bir palto salınır boydan
kırıta sırıta gelir bir toydan
hangi aşiretten ve hangi soydan
düşünür... diyemem... dokunur ucu
ay karanlık şimdi, yıldızlar kayıp
sevda can derdinde, hal sormak ayıp
tertemiz geçmişi kinle yıkayıp
reva mı yüklemek olmayan suçu?
ve sen benekleri ışıldayan kız
bir zamanlar aşkı fısıldayan kız
var git gayrı bensiz ufka dayan kız
küfemde yâdigâr verdiğin acı
daha düne kadar beyefendindim
nasıl bilemedin ey yâr, senindim
vallahi tiksindim derune indim
şimdi kabullendim zorunlu göçü...
turan der ki telve, fincan dibinde
buraya kadarmış söz, edebinde...
bineğin önünde, sür hadi bin de
damağımda hâlâ buruk bir acı
kim bilir? gurbettir belki ilâcı...
05.09.2006 / Güdül / Ankara
Ahmet Turan Altunsu
Kayıt Tarihi : 5.9.2006 03:22:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
ne önemi olabilir ki? .. :)))) sıradan bir şiir işte efendim :) http://izedebiyat.com/yazar.asp? id=3476 http://www.blogcu.com/ahmetturanaltunsu/

bir zamanlar aşkı fısıldayan kız
var git gayrı bensiz ufka dayan kız
küfemde yâdigâr verdiğin acı
O bir çift beneğe benden de selam olsun...
Şimdi hesaplaşma zamanı diyor taşlaman.
Sevgili dostum kuyruğu dik ölen kaç kişi kaldı ??
Ne sen boyun bük, ne de kalemin...
Şiirin damağımda kaldı :)
Eyvallah...
Miyase Çavuşoğlu
altın kırk yıl çamurda yatsa bozulur mu?
Hocam, gidişiniz hazin oldu, gelişiniz muhteşem olur inşallah..
Kişi yiğitliğini bildikten gayrı meydan mı yok at koşturmaya?
Kutluyorum,
Selam ve sevgilerimi yolluyorum...
Selam ve dualar gönderiyorum.:)
daha düne kadar beyefendindim
nasıl bilemedin ey yâr, senindim
vallahi tiksindim derune indim
şimdi kabullendim zorunlu göçü...
Özellikle bu kıta beni benden aldı :(
nasıl bilemedin ey yâr, senindim
vallahi tiksindim derune indim
şimdi kabullendim zorunlu göçü...
turan der ki telve, fincan dibinde
buraya kadarmış söz, edebinde...
bineğin önünde, sür hadi bin de
damağımda hâlâ buruk bir acı
kim bilir? gurbettir belki ilâcı...
(::buraya kadarmış söz, edebinde...)
Sözlerin edebinde kalması için, aklınıza ilk gelen, o ortamdan kaçmak olmuş ama,mesafeler ve zamanla sözlerin tınısı hafiflese bile insan kulaklarını kesip atamıyor.
Her şiirinizde olduğu gibi yine harika duygular örmüş ve can vermişsiniz.TEBRİKLER,TEŞEKKÜRLER
Hamiye Alkış
biraz kinaye biraz sitem ve hece hece taşlama...ancak sıradan bir şiir değil,
Gönülden kutluyorum
Saygılar..
TÜM YORUMLAR (7)