O palamarımı kopar ey keder,
Ketum yüreğinden sök tutma beni!
Mükrim ellerinde kök saldım yeter!
Karanfillerle sal dök suya beni.
Yok, ivecenlikte üstüne senin,
Hele bir gelsin şu ilkbahar,
O zaman göreceğim ben seni.
Nasıl da arayacaksın bir gülizar,
Şakımak için aşkla deli deli.
İşte o vakit geldiğinde ey bülbülüm;
Sel olsa da yaşlar göğsümden aksa,
Sönse de yüreğim mazimden çıksa,
Islansa da rengim ismimden bıksa,
Gülen güneşinim, servi gecenin.
Verse kanadını ela kelebek,
Çaresiz serkeşliğin çığlığını yak.
Güneşin diz çöktüğü karanlığı yak.
Çisil çisil düşen o düşlerimi yak.
Mavinin alazıyla yak yalnızlığımı…
Yürüyüşüm manadan hep tez dönerken,
Yüreğini dost bilendim,
Dertlerini hep silendim.
Acın ile çok bilendim,
Yine sevgi, nâr dilendim.
Vefasız mı olmak sana?
Seremem ki aşka her hevesimi,
Talan eder rüzgâr şer nefesimi.
Islak dudaklarım der al sesimi.
Demlendi hicranım, gel al sevdiğim!
Gölgesinde yürek pür sevdaların.
Ey gönül, şimdi ben sana ne diyeyim?
Aklın da fikrin de zayi olmuş senin.
Her gittiğin yere ben de mi geleyim?
Merhametin ellerinde solmuş senin.
Ey gönül kündelersin beni kendine,
Üzüm olsun diye koruklar,
Gülmelisin sen ey yar!
Müşfik olsun diye zorbalar,
Gülmelisin sen ey yar!
Miskinleşsin serkeş şemailin,
Çok zaman kafa yordum, sevgilim neden kaçar?
Güneşte gölge arar, suda şemsiye açar.
Cevapsız meseleymiş, lisanların susması
Pek yordu bu sevgimi, bıraktı beni naçar?
Elvan'ım sakın ola, üzülme hiç bu kadar,
Zalimliğin gücü yetime yetse,
Direnmez benliğin hak elden gitse,
Kızarmaz ki yüzün gül hicap etse,
Bilmezsin özrünü, özün yitende.
Alırlar elinden, üç kuruşunu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!