Bu zemheri akşamında yürümedi kılcallarıma kanım
Tatmadım yemişlerin en güzelini
Koklamadım çiçekleri
Benim akşamım bir başka baharda saklı
Her doğum bir ölümse benim ölümüm de bu akşam olmayacak
Bükülmek, ezilmek değilse de
Zaman sarkacında döndürüp
Yar sarmaşığına aldırdın beni
Geri tepmesiz sevgilere yükleyip gövdemi
Yalçın kayalara daldırdın beni
Gözlerin mi kaçtı denizlere,
Denizler mi gözlerin.
Okyanuslar kadar derin
Uçsuz bucaksız ellerin.
Turnalar süzülürken mehtabbında
Ruh burkuntularıdır çizgilerin
Vakt erişir, dürülür zaman,
Bir pembe kolye takmışların koynundan.
Bir değirmen çarkı öğütür mesafeyi,
Bir dilbaz kuş cıvıltısıyla şenlenen.
Birdenbire kaybolan o an selam çakmaktadır
Kanlı dudaklar tebessümde,
Beni çeken girdaplardan sıyrılır düşlerim
Bir sevda artığı mıyım söyle zaman
Bir bilinç kayması kadar sürer ölüm
Dallarda koruklaşan yüzüm
Tutulur narlara kıvrım kıvrım.
Bulut bulut sevda biriktirip
Yağmur yağmur kin yağan sevgili
Acı yüklü trenle binip gitmek değil
Serpilmiş çivilerden gömlek dikmektir aşk.
Kekik kokulu yamaçlarda çamur topladığımız
Bir bardak kan boşanır doldurur ummanları
Bir damla gözyaşından daha yakıcı ne var
Bir mazlumun ahıdır yakacak dünyayı
Ey firavun Kızıldenizler kabarmakta
Doğ ey Musa Kızıldeniz çalkanır.
Deniz vurgunu gözlerin vardı,
Bir de aşk yorgunu sözlerin.
Biri diğerinden daha güzel değildi,
Değildi elbet, bal kargını gözlerin.
Emin misin sen yirmisine tutunmuş direk,
Ellisine dayanmış merdiven,
Yer yarılıp gökler savruldukta,
Poyrazlar yakar, lodos üşütür,
Çığlık çığlığa bir gece vakti,
Soğuk ölümler dökülür, homurtulu canavarlar
Kırıtık bir ses yükselir, mızıkacılar dövünür.
Çek tetiği nişancıbaşı, sen atmadın Allah attı.
El yordamıyla yaşadım hayatı,
Dil yordamıyla ördüm fildişi kulemi,
Göz yordamıyla kokladığım gibi çiçekleri
Gizem yüklü hayat, el yordamsız nasıl yaşanır…
Sis bulutu dağılıverince insan hangi yalnızlık dolambacına saklanır…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!