Günahım neydi de yüreğime düştü bu ateş?
Üzülmenin anlamı yok artık her şey için çok geç;
Lezzeti yok sinemim olmadan yaşamın,
Coşkusu yok cananım olmadan hayatın,
Eksik kaldı bir yanım, ben güzelsiz naparım?
Gayri iflah olmam ben bu derde düşeli,
Üseranın etmiş bir kere bu dert beni;
Lüzumu yok derdime derman bulmanın,
Cefanın da bir tadı olduğunu anladım senden geleli,
Esirgeme yalnız benden gül yüzünü ey peri.
Gönlüne ne gam ne keder deymesin,
Üzülmesin yüreğin ayrılık hasreti çekmesin,
Lüzumsuz dertlerle yanıp tükenemsin,
"Can-ı Gönül"den söylüyorum bunu ey sevgilim ey efendim,
Elem içinde yanan bu kulun gibi gözünden acı yaş gelmesin.
Garibim ben sensiz (bu hayatta),
Ülkesiz bayraklar gibi,
Leylasız Mecnun gibi,
Cenapsız kul gibi,
Elzemsin sen bana: Hava gibi, Su gibi, Toprak gibi
Gönüldür gönüldür ah bu gönüldür;
Üzüntünüzde beni yakan kömürdür,
Lokman Hekim değil devası güldür,
Canımın cananından bir tebessümdür,
Edalı güzelin bir sözüdür.
Geceler düşman olmuş bana,
Üryan geldiğim şu garip dünyada,
Lütuftur bir lahza uzaktan görmek bile seni,
Cerihaları saran bir beyaz melek gibi,
Engin gecelerde ruhumu sen sararsın.
Gözlerin esir almış bir kere beni sinemim,
Ülke ülke, memleket memleket sürüklenirim peşinde,
Lisanını dahi bilmediğim uzak diyarlarda,
Cemalinin büyüsüyle kaybolsam da sessizce (sensizce),
Elvermez yüreğim tek bir sitem etmeye.
Gafil gezip bihaber kalmışım hakikatten yıllarca,
Üç günlük şu dünyada anladım sonunda:
"Leylaya Leyla demek Mecnunluğa taliplikmiş.",
Canansız Levent demek bir garip beşermiş,
Efsun-u güzel demek ruhu yakan alevmiş.
Gönlümün Sultanına bir serenattır bu,
Ürkek bir kuş misali
Liman-ı Gönlümü dolduran sevdanın masalıdır bu.
Cihanı yakıp kavuran bir alev gibi:
"Ebedi özleyişin bestesidir bu!"
Gül ki dünyam aydınlansın,
Üzüldüğünde yanıp solan her bir parçam,
Lale misali yeniden açsın.
Canımı yakan her bir yaram,
En içten gülüşünle kapansın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!