Gecemin yırtık ağlarına tenindeki şifalı tuzları dök
Düşlere dalayım seninle gülüm, ellerinle üzerimi ört
Şiir yüreğine büyüler süreyim, eski yıldızlarımı sök
Acılarımın lacivert bağrında olayım sana en güzel gök.
Rüzgârın resmi vardı dallarda, biz hayatın sesini dinlerken. Suskundu düşünüşlerimiz, mevsim kıştı. An kelimeleri tetikleyen gizli bir bakıştı, biz buğulu bir şölene kurulurken. Parmak dokunuşlarımız şiirlere sarıldı işte o an. Biz suskunduk, mevsim kıştı, ama ruhumuzdaki yangın işte o an, hiç ama, hiç yaşanmamış kutsal bir yazdı.
Bütün gecelerin sorgularla köşe kapmacasında denizler kayalara sessiz vuruşlarla sırlarını söyler. Tuzun özündeki sancı aşa dökülünce, terlenir beden. Hep aynı dönüşümlerle yer değiştiren bu hayatın felsefe taşından yansımalarla günler evrimini tamamlar. Sevdanın suskularıyla büyür yürek her zaman gül yüreklim, gece denizi bekler, deniz bu bilmeceyle durmaksızın biçare kayalarını döver.
Saati mi şaşırdı bu hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Günlerdir bu koşuşlardan bitap düşmüş yanılgılı bir bedenken ben, sen en öldüresi hançer sızılarıyla ruhumu ayağa kaldırmayı başardın gülüm. Dalımdaki son yaprakla rüzgâra göğsümü vererek, nice geceler geçirdim sana hissettirmeden. Yıldızları oynattım ağlayışlarla yerlerinden ve nice dolunayda yarasa inlerinde sabahı ettim, ama asla seni yüreğimden uzak tutmadım...///...tutamadım. Yaşama seninle sarıldığım uzatma gecelerinde sessizce ağlayışlarım oldu yürek sesim, duymadın.
Gözleri bağlı papatyaları küskün sabahlarda yolarken aşk, keşke’lerin düş koparışlarında yalnızlıklar uğrar limanımıza. Bir türlü alışamayız anıların çiziklerine ve koparırız kabuk tutan yaralarımızı. Bakakalırken biz kan bulanmış yüreklere, büyülüdür şiirlerimiz, tutkuludur aşklarımız, silip süpürülen zamandan şefkat bekleriz, zehir tadındaki hasretlerden...///...Kana kana içerken imbik özünü çoğalır içimizde beslediğimiz yakıp yıkan sevda. Suskulara sarılır bekleriz ölümü.
Gülüşün buzlar sarkan dağlarından günü içerdi sevda, biz acının zemherisinden sular içerken. Dirhem merhabaların ve mutluluğun huzmelerinden yele kaçışları ile uzaklaşırken, yeniden büyümekti azmimiz. Yaşam lime lime sessizlik senfonisiydi, kanımızın kaynayan kazanlarından şiir şiir içtikçe. Yüreğimizin ırmak boylarında soluğumuza nem sürüp biz türkülerle çürürken, zaman bahardı aslında....///...farkında olamasak bile. İçimizde büyüttükçe filizlenen sevdanın her bir tomurcuğuna imgelerimizi gömeriz. Anlaşılmazlığın yakıcı kokusu sarar köşe bucak da yine de sevdaya adaklanır bekleriz.
Her devirde gül tılsımının gölgesine saklanmaktır sevda, sürgün umutlarla. Köşe başında tutulan nöbetlerin ayazında üşümüş ellerimizle uzandığımız gülüşlerin sıcağından medet uman sarmalanışlardır. Gecenin gündüze karıştığı, mevsimlerimizin yenilendiği eksenimizde çıkılan yolun tadına doyumsuz varmaktır. Durdurulamaz akışı nehirlerin iklimsiz coğrafyamızda...///...Dalga dalga ulaşırız sevdanın kıyılarına. Yabancı eller değer sularımıza biz hep kendi denizimizi ararız. Sevda gizli bir geçittir şifresi tılsımlı sözcükler, büyür yüreğimizde.
.....Biz suskunduk, mevsim kıştı, ama ruhumuzdaki yangın işte o an, hiç ama, hiç yaşanmamış kutsal bir yazdı.....
'Muhteşem' desem 'Harikulade' küsecek, ' Fevkalade' yetersiz kalacak, 'olağanüstü' herşeyi anlatamayacak, 'tılsımlı' demek belki en iyisi. Tebrikler efendim. Sevgilerimle
Sarı limon bahçelerine kokunu bırakarak titreyen bedenine, sevgi kelimeleri yüklerdin karanlığa aldırmayarak
Çok güzel Tebrikler
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta