Ellerinden çıkamıyorum sevgilim.
Mevsimsizim,
Saçmaladığım rüyanın boşluğundayım.
Farkındayım kelimelerimi kuralsız bir macera gibi kullandığımı.
Ellerini görüyorum.
Kırmızıya boyadığın tırnaklarını.
Ellerindeki sanırım hanımeli kokusu.
Kendimi görüyorum sonra aynada
Dünya bu tarafa gide durdun.
İçimdeki çölde bir bilsen nasıl yağmursuzum.
Hicaz makamlı kavuşmalar var sırada...
İlgili nüshaların verdiği yetkiye dayanarak çalacak plaklar pikaplarda.
Özlemini bir odaya sıkıştırdığım sarmaşıklar kaplamış evimimin duvarlarını...
Bizi saramayan sarmaşıklar.
Halet-i ruhiyeme neler oldu.
Sayfalar dolusu yazmakla bitmeyen aşk tutulmasıydı bu.
Zamansız gülmelerle delirmenin raddesindeyim.
Ellerin giriyor sonra rüyama...
Küçük ellerin.
Dudaklarınla aynı renkteki tırnakların.
Hasretinden boş boş bağırmakta bir jurnalci
“Ellerinsiz ellerim” diye, aşkın olduğu keşmekeşlere sırtımı dönmekteyim.
Matemdeyim.
Beslediğim karıncalar ve suladığım hanımelinde ellerin var.
Siyahı beyaz yapan ellerin...
Gözlerinsiz de bir halta benzemiyorum sevgilim.
Beklenmeyen bir mevsimim bu kez.
Zamansız olumsuzluklar içinde.
Gözlerinsiz körüm bütün gözlere.
Göz kapakapaklarım ruhum kadar yorgun.
Bir yerlere yetişmek için düet yapmakta insanlar.
Gözlerim iflas etmekte, uykuma tutturduğum orucun bitmesine daha yıllar var.
Makyajsız bir hasret abidesi gibiler
Kimsenin gelmediği bir sokakta
Eski ve hatıraları silinmiş tren rayları var.
Hani şu Fransızlardan kalma olanlar.
Eğer şehir karanlıksa ve sarhoşsak kesin birimiz düşeriz.
Sonra ikimiz öpüşebiliriz belki.
Meydan okumak gibi.
Evren, gözlerinsiz kuru bir rüzgar
“Gözlerinsiz” diyorum
Çünkü ışıksız bu dünyayı görmüyorum.
Kayıt Tarihi : 6.7.2017 16:34:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!