Ellerin uzun bir geceydi
Ezik ve karanlıktı yalnızlık
Konuşsak dağılacaktı belki
Bir çöküntüydü sis ve ayrılık.
İçimizdeki sıcacık odalarda mutluluğu paylaşmak uğruna gözyaşlarımıza acılarımızı sarıp sarmaladık yıllarca. Bulutların altında durmaksızın giden bir trenin aynı yolcularıydık. Uzak o istasyonun çivileri sökülmüştü raylarından. Ve o trenin arkasından durmaksızın koşan çocuklar gibi geçirdik hayatımızı.
Sabahın olmasını hiç istemediğimiz uykularda, ellerin uzun bir geceydi. Soğuk ve karanlık geceler gibiydi yalnızlık. Konuşsak, dağılacaktı dertlerimiz. Sisler gibi çöktü üzerimize ayrılık. Suskun bir üzüntüye sarılmıştı yüreğimiz.
Kaf önce hafif hafif düşüyorsun sonra
kızıl kızıl dağılıyorsun elimde kalıyor iki nokta
atıp kırmızı bir gül kalbimin tam ortasına
kaçıyorsun mevsimlerden mevsimlere
tahtı çalınmış bir padişahım oysa
kayboluşunu arayan hesapsız yolculuklarda
Devamını Oku
kızıl kızıl dağılıyorsun elimde kalıyor iki nokta
atıp kırmızı bir gül kalbimin tam ortasına
kaçıyorsun mevsimlerden mevsimlere
tahtı çalınmış bir padişahım oysa
kayboluşunu arayan hesapsız yolculuklarda