_ Öylesine akıyor dingin ruhum
gönülsüzce
sabahların erliğinden gün yitene dek bu kızıllıklarda
bu nasıl bir tuzak Tanrım -ki bir tuzak mı anlamadım inan- aymaz yazgı ile aramdaki bu savaşın adınının.
_ Eğer kaçarsam gün boyu kendimden
sen kovalıyorsun
usanmadan ışıklarınla
yok eğer şaşıp da düşersem peşine -ki güntülü sarar etrafımı o an- ardına bakmadan yükseliyorsun sessizce aya, yalnız gecelerimden.
_ Dur! Soluklanayım biraz izninle
dökülürken perde perde suskunluğum
akşamın seslerine
elimde bir kitap -ki siyah ve serin dalgalar arasında yatan bir kaptanın anılarını okuyorum- avuçlarıma kaderimi alıp, siyah kurşun kalemin karbonuyla altını çizerek; ne büyük yaygara çıkardı dalgalar bu gün böylesine isyankar.
_ Söyle ey kam! Geleceğimin efendisi miyim artık
dökülen örgülerle bağlandığım omuzlardan
düşerken cehennem çukurlarına
ömrümü içtiğin göz bebeklerinde meftun oluyorum geceye hep ziyadesiyle -ki gözyaşlarından gamzelerine süzülür dolunay o an- .
_ Dağlanıyor yüreğim
o öpülesi kor dudaklarını kadeh kadeh bitirdiğimde
saatin tik takları arasında kalıp
allak bullak zihnimde yinelenen o yaz geceleri -ki hep duvarlar üstüme üstüme gelir- yamaçtan esen bir meltem gibi yavaş yavaş.
_ Eh artık dönsen diyorum
kendi kendime
şu köşedeki çınarın dalları arasından belli belirsiz
bilirsin ben çok üşürüm bu mevsimde -ki birde uzanmışsam toprağa, hele birde ellerin ellerime değmediğinde-...
Enver Levent Batur
Kayıt Tarihi : 23.7.2017 14:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!