Zift karası sürmüşsün
Yüreğinin kapak uçlarına
Dünya sana karanlık,
Dünya dar! ...
Zılgıtlıyorsun yaklaşanları.
Kalp kapakçığında sorun var;
------Ama ellerin,
---------Ellerin çocuk! ...
Kanı kaynayanları
Donduruyorsun üşüyen yanınla.
Akortsuz bir keman sesinde bakışın.
Gözlerine iğde dikeni çakılmış
Tepelerin boran - kar
Kaybolmuş sessiz sessiz akışın
Kalp damarlarında sorun var;
------Ama ellerin,
---------Ellerin çocuk! ...
Çöllere dönen yüreğinden
Kovulmuş Mecnun.
Ferhat külüngünü beynine vurmuş.
Deve dikenleri bürümüş bahçeni
Son nefesinde hayat
Yüreğin ah-u zâr.
Dalgalar denizinde kudurmuş
Kalp atışında sorun var;
------Ama ellerin,
---------Ellerin çocuk senin! ...
Kayıt Tarihi : 13.8.2006 00:40:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ali Şeyh Özdemir](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/08/13/ellerin-cocuk.jpg)
Çok güzel bir şiirmiş! Günün Şiiri olmuş ama araya gitmiş! Çok yazık! Siyasete kurban olmuş.
Bu şairimizi Sayın Sinyali keşfetmiş olmalı. Bu şiiri de o tavsiye etmiş olabilir. Neden mi? Şiirden anlar, iyi anlar da ondan.
Bu şiir bana bir şeyler hatırlattı. Hani çetin cevizler vardır. Hani ne kadar ne etseniz direnirler. Taş kalpli görünürler veya sevmeyi tam anlamıyla beceremezler. Bir adım gelemezler aşka... İşte öyle bir genç kız canlandı hayalimde. Taş kalpli görünen. Bir şeylerden kuşkulanan… Sevgiliye güvenemeyen... Aşka inancını yitirmiş birisi...
Kaçar her gördüğünde. Konuşmaktan, yakınlaşmaktan kaçar. Tuhaf bir koruma telaşı içindedir kendisini, kalbini. Âşık olmaktan korkar gibidir. Kaçırır gözlerini. Bakışları ateş, kor! Kız zor! Zor mu zor!
Fakat masum bir yanı vardır. Gözlerini kapatırken, başını önüne eğer, yana çevirirken... Açıkta, apaçık, çırılçıplak elleri vardır ki gözleri gibi örtememektedir onları, kapatamamaktadır, konuşmamak için ağzını kapatabildiği halde.
Elleri... Saçlarında, yüzünde, yanlarında dolanan, birbirine dokunan, kıvrılan, bükülen elleri... Ki o eller çocuk masumiyetindedir. Her şeyi söyleyiverir. Kaçamaz bakışlar gibi, susamaz dudaklar gibi... Her halini beyan ediverir, usulca.
Bir telaş alır elleri, her karşılaşmalarında. Onları ne yapacağını, nereye koyacağını bilemez. Dolandırır durur boyuna, heyecanlı bir sıkıntıyla.
Susar ağız. Susar gözler. Susar tüm beden. Eller... Eller susmak bilmez. Eller temiz, masum, berrak, saf... Bir çocuk kadar... Tüm gizlenen duyguları açığa vuruverir.
Şiir, böyle bir şeyler fısıldadı kulağıma. Diğer sayfada kaldı ve ben bu pencereye yazmaktayım. Nasıl da fark etmemişim! Ne güzel duygular yaşardık hep beraber. Ne temiz duygular, çocuk gözleri gibi...
Hani o artık kalmayan... Hani herkesin arayıp da bulamadığı... Ruhun tüm varlığıyla arzuladığı güzellik... Ki böyle duygular üretmeye çalışmaz çoğu ama bunlara taliptir, herkes gibi...
Bu şiir için üzüldüm şimdi. Bir de altındaki yazılara baktım... Aman Allah'ım!.. Bence silinmeli.
Nice tesirli şiirlere, şair...
Mutluluklar...
Onur BİLGE
Güne düşen, düştüğü yer kadar, kapsama alanı dışına çıkarak, Ortadoğu’ dan yerkürenin - ıstırap yüklü- her coğrafyasına; sevinci az, acımtırak ve utanç yüklü yürek kanamalarıyla dolu yaraya vurgu yapan,
-Devasa dünya fotoğrafına yönelik- insancıl söylemlerle -insanın insana zulmünü öne çıkarıp- sorumlu ve yürekli mesajlar veren,
Düşüncesiz ve sorumsuzca atılan her adımın en çok çocuk yüreğini kanattığı, kara gözlere katran atığı kirlilikle görüş engeli getirdiği bir coğrafyada kümelenen aşağılık zihniyetleri ve “KARA” nın asaletine yakışmayan kararmış yürekleri sorgulayan,
Taşınması zor bir yükün yıkılası ağırlığı altında bırakılmakla kalmayıp; kaderine terk edilen masumiyetin minik omuzlarında çektiği elemi de haykıran,
Ve her hâlükârda çocuk olan çocuksu ellerin, yetişkin ama yetişememiş(!) içi boş başaklarca nasıl örselendiğini dillendiren,
Çok, ama çok güzel, çok güncel, derin ve duyarlı dizeler…
Bir okur, bir anne ve bir dünya insanı olarak; özümün kanadığını, içimin soğuduğunu ve utanç denilen o arsız duygunun yüzümü gölgelediğini görerek, hissederek, kavrayarak; lânetledim, zulmü amaç ve araç edenleri!
Kalemin efendiliğine, zarafetine, derinliğine, sorumluluğuna ve
O kalemi ne için, nasıl kullanacağının bilincindeki değerli dost’ a saygı,
Güne düşüren değerli Antoloji Yönetimine teşekkürlerimle…
Önce günün şiirine bakmıştım. Hâl aynı hâl...
Birkaç şiiri okudum ve buraya geldim... Hani nerdeyse 'gelmez olaydım! ' diyecektim sayın yorumcuların tartışmalarını okuyunca...
Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Galiba tartışmaya ihtiyacınız var, sizin boğan düşüncelerinizi illa ki haykırmaya... Bahane de şiirler oluyor işte böyle...
Niye kendi şiirlerinizin altında tartışmıyorsunuz?
Kim kime cevap verecekse gittin onun sayfasına yazsın, diğeri de dönsün aynı şekilde cevaba cevap vermek için...
Şiir beğenmeler de insanına göre değişir. Bu şiir benim ruhuma hitap etti, yürüdüm dizelerle birlikte bir çocuğun ellerine dokunana dek...
Şiirdi... Var mı ötesi! ..
Şaire tebrik ve saygımla...
Şiir ,sanat kadar toplumların zihinsel,kültürel gelişimine katkısı olan bu unsurun kaldırılmasını büyük bir kayıp olarak görüyor Adem Erdoğan'ın şiirinden de yorum kısmının kaldırılmasını kınıyorum(buna her kim karar verdiyse versin)
Ve hatta,şiirine yorumu yasaklayan şairlerin şiirlerinin günün şiiri olarak seçilmemesini öneriyorum.
Saygılar
Fikret Şahin
TÜM YORUMLAR (48)