Gün görmüş adamdı. Şu anda içinde bulunduğu duruma bakıyor da, eski günleri anımsadıkça kahroluyordu çöp ayıklayıcısı. Sokaklardaki çöp konteynerlerinden ekmeğini çıkartacak adamıydı o?
Elindeki şişi çöplerin arasında isteksiz isteksiz gezindirdi.
Gözüne bir şey ilişti. O şeyi “alsam mı, almasam mı” diye duraksadı. Tam almaktan vazgeçiyordu ki, almaya karar verdi.
Şişi sapladı, kendine doğru çekti, yine isteksiz isteksiz açtı poşeti. İçinden bir dolu salam çıktı. Salamlara dikkatle baktı. Bozulmuş değillerdi. Pırıl pırıldı hepsi. İnsanlar böyle bozulmamış yiyecekleri niçin atarlardı ki? ..
Hemen öyküsünü kurdu bunun. Markette dolaşırken gözleri salamlara ilişmişti adamın birinin. Salamlar “Al beni, al beni! ..” diyorlardı sanki ona.
Adam onları tavada düşünmüştü. Tereyağında hafif kızartırdın. Haşlasan da olurdu ama böylesi daha iyiydi. Sonra salam ekmeğinin içine yatırırdın onlardan bir ikisini. Sosunu dökerdin. İnce bir parça da salatalık turşusu koyardın üstüne. Sonra bir iki acı süs biberi… Yer misin yemez misin?
Öğrencilik yıllarında ne çok yerdi onlardan. Yolunun üstündeki büfeye uğrar, “Bir salam-ekmek! ” derdi. Büfeci salamı hazırlarken ağzının suyu akardı. Alır almaz dişlerini gömerdi salamına. Lezzet beynine kadar ulaşırdı. Zevkten gözlerini yumardı.
Geçmişten bir gün çalmaya karar vermişti adam. Bir kilo kadar almıştı markette gördüğü salamdan. Karısısın sipariş listesini tamamlamıştı sonra. Eve doğru koşar adım yürümeye başlamıştı.
Eve gelince karısına da anlatmıştı salamla olan geçmişini. Kadın dudak bükmüştü. Pek de ilginç gelmemişti kocasının anlattıkları ona. Hatta yüzünü buruşturmasından, bir tür iğrenti duyduğu bile anlaşılabilirdi.
O anda bütün isteği yitip gitmişti adamın. Unutmaya karar vermişti salamı. Darılmıştı karısına.
Kadınsa salam hakkındaki bilgilerini döktürüp duruyordu.
“İnsanlarımız bu salam denen mendebur şeyi yememeliydi. Gelenek göreneklerimize göre hazırlanan helal yiyeceklerden değildi bunlar. Domuz etinden yapıyorlardı bir kere. Bu bile yeterdi onu yememeye.”
Bir daha sözü edilmemişti evde o salamların. Karısı tarafından bir poşete sarılan salamlar çöplüğe yollanmıştı.
İşte bizim gün görmüş çöp ayıklayıcısının bulduğu salamlar bunlardı. Yüzünden bir sevinç ışıltısı gelip geçti. Kurguladığı öyküdeki adamın çatamadığı keyfi kendisi çatabilirdi.
O anda aklına geçmiş zamanlarda yediği salam mezeleri geldi. Havyarın yanında ne güzel giderdi becerikli aşçılarının hazırladığı salamlar… Ne de güzel biçimler vererek keserdi onları kerata. Yıldızlar, daireler, üçgenler…
Bir de şimdiki haline bakındı. Çöpten yiyecek topluyordu. Hırsla kontenyerin içine attı poşeti.
İşte tam o anda karşılaştı gözleri kaldırımdaki adamla.Yoksulluk akıyordu pejmürde giysilerinden. Orada dikilmiş, deminden beri kendisini izliyordu. Dudaklarında tatlı bir gülümseme, bakışlarında ise bir özlem, bir imren, bir haset vardı sanki.
“İstersen… Sana verebilirim onları…”
Başıyla olurladı kaldırımdaki pejmürde kılıklı adam. Beriki poşeti yeniden aldı kontenyerden. Ona uzattı. Öbürü kucakladı uzatılanı. “Aldı” diyemiyoruz. Kucakladı…
Kucaklamak zorundaydı. Çünkü elleri yoktu. Bileklerinden kesik yerleri düğüm gibi duruyordu kollarının ucunda.
O zaman kavradı pejmürde kılıklı adamın gözlerindeki özlemin, imrenin, hasetin anlamını çöp ayıklayıcısı. Kaldırımdaki adam “Benim de ellerim olsa, ben de senin gibi çöpten de olsa çıkartabilseydim ekmeğimi” diyordu.
Ağlamaklı oldu çöp ayıklayıcısı. Kesik elli adamsa oralı değildi. Başka bir sevince dünüşmüştü onun yüzündeki, gözlerindeki anlatım. Kendisine uzatılan poşetten bir tane salamı ağzıyla aldı. İştahla yemeye başladı.
Çabucak yaladı yuttu onu.
Bir ikincisine uzanıyordu ki, vazgeçti. Çöp ayıklayıcısına teşekkür edercesine gülümseyerek aceleyle uzaklaştı oradan. Belikli boğazından geçmemişti tek başına yemek bulduğu o ganimeti.
Evde bunları paylaşacakları kimseleri de olmalıydı. Acele yürüyüşü onlara doğruydu, kesin…
Bütün umutsuzluğunu, bütün sevinçsizliğini unuttu çöp kurcalayıcısı. Ellerine baktı. Sapasağlamdılar. Göz yaşlarına bulayarak öptü öptü onları.
“Ellerlim…” dedi. “Güzel ellerim… İyi ki varsınız güzel ellerim…”
Çöp ayıklayıcılığı o kadar zor gelmeyecekti bundan sonra ona.
Kayıt Tarihi : 11.1.2010 02:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!