Henüz Nuh tufan koparmamışken göçtün sen minaremin sotesine, bir çift at park etmemişti conk bayırına yelesini.
Seni sevdiğimden beri ne asit yağmuru ne kırmızı kar Sahra'ya.
Bilsen ki, kanım istakoz mavisi, oluk oluk doluyorum senin bastığın ve gölgeni yüz sürdüğün toprağa.
Sen gittiğinden gayrıdır siyahım göğe ve bilhassa beni içine alacak semaya, lozan savaş anlaşmasıyla üç çizgi koşuyorum gök ve hatta kuşağıyla.
Kırmızı bir kuşaktım belinde ve keşke ve lütfen çözülmeseydim o gecede.
Ben seni hep ve yek seni doğururdum sabahı Bilal de.
Tüm bunları da sen öğretirken bana annem seni doğurdu meczup hatırıma.
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman