ELİNDE KALIR YÜZÜN
En günahkâr edayla dünyaya düşer cismin
Cehennem soğur sende sende soğur cehennem
Anıldıkça her daim şerre boyanır ismin
Zeytin siyahı günler seninle doğar matem
Denizkızlarına denk Uzza’nın çirkin sesi
Dolaşır çağı Menat Menat çağı dolaşır
Lat uzanır içine zonklar göğüs kafesi
Şirkin bin bir çeşidi zihinlere bulaşır
Her karanlık fikirle şeytan avutur seni
Geçersin teğet şehri şehri teğet geçersin
Ruh bürünür geceye yansıtır ayna teni
Nur dağılır yıldızla sen zulmeti seçersin
İblis girer kanına riyayla akar hüzün
Kapatsan ellerini elinde kalır yüzün
Mehmet ÖZDEMİR
İngiliz sonesi: Kafiye şeması abab cdcd efef gg
Mehmet Özdemir 1Kayıt Tarihi : 3.1.2011 02:05:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Nedense mistisizm denildiği zaman kişilerde dini duygularla beraber bir ataleti çağrıştırır zihinlerde. Mistik bir dünya ile özdeşleşmiştir mistisizm. Bunu da daha ziyade tasavvuf ile beraber anmak yerinde olacaktır. Bu şiirde de böyle mistik bir ruh vardır. Ancak ataleti üzerinden atmaya çalışan bir mistik ruh vardır. İşte bu ruh bu şiiri daha keskin bir eda ve söyleme bürümekte ve içerisindeki aksiyoner cevheri yansıtmaktadır.
Şiirin dış unsurları ile uğraşmaktan bir an için vazgeçelim. Asıl üzerinde durulması gereken bu şiirin muhtevasıdır. Bu şiirin muhtevasına kapı aralığından ancak bakılabilir. Okuyan herkes kendince bir şeyler sezinler ve anlamaya çalışır. Zaten şiir bir yerde sezgiye dayanan bir sanat değil midir? Bir kişinin halet-i ruhiyesini ve dünya karşısındaki tutumunu ve hayatında geçireceği evrenin günahla özdeşleşmesini anlatıyor bana. Okuyan herkes kendince bir şeyler anlayabilir aslında bu şiirde… “Dolaşır çağı Menat, Menat çağı dolaşır” dizesi bana Arif Nihat Asya’nın “Ebu Lehep ölmedi Ya Muhammed, Ebu Cehil kıtalar dolaşıyor” dizerlerini hatırlattı. Birisi naat diğeri ise içerisinde dini felsefe barındıran bir eser. Benzerlik yönü her ikisinin de uhrevi bir tarafının bulunmasıdır.
Şiirdeki anlam üzerinde kafa yormak elbette gerekir. Zira şiir bu felsefi derinliğe sahiptir. “Her doğan İslam fıtratı üzere doğarken” her sabi bir melek kadar kusursuz ve günahsızdır. Ancak ilk dize de nasıl bir dünya da yaşayacağının vurgulandığı mısra da günahkâr bir dünyanın ferdi olacağından endişe eden bir çığlığın sedasını bu şekilde duymak abes gelmemelidir. Malum olduğu üzere hakikatte artık dikilen Lat, Menat, Uzza, Hübel, Naile gibi putlar olmasa da artık bunların yerini işgal eden soyut putlarda vardır. Somuttan soyuta doğru bir gevşeme vardır her yönü ile yaşanılan bu dünyada…
Bu güzel eseri yazan üstadı tebrik etmek düşüyor bize. Gerçekten haz alarak ve üzerinde düşünerek okuduğum nadir şiirlerden birisini okudum.
Selâm ve saygılar sunuyorum…
Kısacası lezzetli bir şiir..elinize sağlık ağabey..
@..
TÜM YORUMLAR (7)