Çocuktuk Biz
Benimdi bu yollar
Benimdi ışıklar
Benimdi rüzgarda dans eden ağaçlar
Benimdi denizler
Benimdi çocuklar
Çocuktuk bir zamanlar hepsini aldı geçen yıllar________♥
Şu an yazarken dinliyorum bu güzel şarkıyı...
Dün biz çocuktuk Bildiğiniz küçük kızlar.
Uzaklardan gelen çocukluk arkadaşımla, yine çocukluğumuzun geçtiği bağ ve bahçelerimize gittik... Sabahları yaya olarak, okula geç kalmamak için çırpınan, küçük ayaklarımızın izlerini aradık.
Yolumuzun üstünde bir tahta köprü vardı , dikkatsiz bir adımla oradan dereye düşen o küçük kızı anımsadık.
Düşen kız kolundaki *Nacar saatinin camının kırılmasına üzülürken , görmüyordu dizinin kanadığını.
Neyse ki köprü artık betondandı...
Ege otları topladık. İğnelik, gelincik , ılbıda...Kavurmak için.
Birer bağ da ekşimik topladık ...Akşama harika bir salata yaptık. Ki ekşisi kendinden...
Camızlar yani mandalar yine vardı. İnekleri küçük çocuklar yayıp eve götürüyorlardı.
Bizim evin pınarını, çiçeklerini , sonbaharda ocağa koca bir kütük atıp , haşladığımız darıları , kış başına kadar yediğimiz üzümleri , bütün kış boyunca kilerden, mutfaklardan gelen ayva kokusunu....
Anamın sacda pişirdiği yufkaları, sıcacıkken üstüne koyduğumuz tereyağının tadını...
Çocukluk arkadaşım;
_ Aaa! Ananın masallarını unutma. Hepimiz başına toplanırdık. Peş peşe masal anlattırır kadıncağızı ne çok yorardık dedi ...
Sonra ben devam ettim ... Anacığım yanımda sayarak.
Yorulduğunda , elimize birer dilim yoğurtlu naneli , kırmızı biberli ekmek tutuşturur...
-Hadi bahçenin gediğine ( giriş kapısına) oturun, hem yiyin hem gökyüzüne bakın. Bu anlatığım masallardaki prensler, prensesler hep gökyüzünden geçecek derdi ..
-Biz de gökyüzüne dalıp giderdik ...* dedim. Geçip gitti hepsi
Biz anılarda dolaşırken güneş batmaya yüz tuttu.Dönüş yolunda yorulduk ,çocukluğumuzun *Deve Kayası'nın eteğine oturduk.
"Bu kaya küçülmüş mü, biz mi büyüdük ? dedik.
İçten, çocuksu kahkahalarla onu da selamladık.
Bi baktık ki güzel bir kız çocuğu elinde bir çırpı, koca ineklere, camızlara "hadi yürü "diye emirler veriyor. Onlar da küçük kıza itaat ediyordu.
Adını sordum, *Defne dedi , mahcup mahcup...
-Nöbet değişimi dedik...
Çocukluğumuza bir selam daha gönderdik... Biz o an, o küçük kızdık.
Mutluydum ben dün... Nasıl da iyi geldi yıllardır süren bu güzel kardeşlik...
-Sahi !dedim çocukluk arkadaşıma ...
"Bir yaşından beri neler bölüştük birlikte... Ama biz hiç kavga edip, darılmadık!
Bir daha sarıldık sıkıca... *Mezara kadar* diye fısıldadık.
İyi ki sıkıca sarılmışız o gün.
Bu günlerde sarılmak, şimdilik hayallerde kaldı.
Hümeyra GünKayıt Tarihi : 28.4.2020 16:53:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
13 Mart 2020 güncesi
....Evet iyi ki sarılarak ayrılmışsınız arkadaşlarınızdan....
TEBRİK EDİYORUM...SEVGİLERİMLE..
Sevgilerimi yolluyorum :) şiirinize,yüreğinize...
Her günkü gibi "bez çantam" koltuğumda, ablamın eli bileğimde "kelepçe", okulun arka kapısından girmiştik bahçeye...
Andımızı okuyup sırayla gireceğiz ya sınıflara...
Sıraya girerken henüz, cami tarafından "çevirin, kaçmasın!" sesleri yükseldi bir anda!
Birkaç kişi ellerinde sopa, "hoşt!" sesleriyle bir köpeği çeviriyorlardı, karşıda belediye zabıta memuru, "bu tarafa bu tarafa" diye yönlendiriyordu onları..
Tam o anda Ali ile göz göze geldik!
Aynı şüphe ikimizde de...
Sokuldu yanıma..."Köpekleri zehirliyorlar Mustafa!"
Hiç düşünmedik bile..
Sıradan koşarak ayrıldık..
Doğruca bizim evin "dam altına..."
Aslan, kıvrılmış uyuyordu belli..
Şaşkınlıkla gerinerek kalktı, kuyruk sallayarak koklamaya başladı ayaklarımızı..
Anladı, "bizdik!"
Sevinçle dönüyor kendi etrafında, olmadık numaralar çekiyordu bize!
Derken, yukarı eve çıktım..
Aceleyle anahtarı "iskeleden" alıp kapıyı açtım...
Küçük sepetime ekmek, soğan, çökelek ve ceviz doldurup çıktım...
Kapıyı kilitledim, anahtarı yine "iskeleye" yerleştirdim, üstüne aynı taşı bastırdım, avluya indim...
Ali ve Aslan'a seslendim:
"- Erzağımız tamam... Hadi bakalım, doğru Kale tarafına.. Bizi bulmayacakları bir yere gidelim, akşama döneriz.
Tamam mı?"
Ali ile bazen omuz omuza, bazen el ele... Aslan kah önümüzde, kah ardımızda oynaşarak Kale dediğimiz kasabanın dışındaki tepeye ulaştık..
Bir kaya altı bulduk kendimize, girdik..
Yemek sepetini en dibe yerleştirdik, kendimiz de uzandık, dinlenmeye çekildik..
Aslan arada bir dışarı çıkmak istese de salmıyorduk...
Karnı doyarsa bizi dinlemez diye ekmeği az az veriyor, oyalıyorduk..
Öğle vakti serdik soframızı, Ali ile biz de yemeğimizi yedik..
Dirsek keyfi vaziyette okuldan, bizimkilerden söz ettik..
Mevsim bahardı, tam da tütün dikme zamanıydı, aylardan da mayıs..
Aslan, ortaklaşa sahiplendiğimiz "enikti.."
Daha 3, 4 ay ancak olmuştu onu sokakta bulalı...
Boyuna ağlıyordu, belli ki anasını arıyordu...
Onu sevdik, kucakladık, okşadık... Sırayla evden aşırdığımız ekmekle, peynirle besledik...
Bizim evin "dam altı" uygundu, oraya alıştırdık...
Altına eski çuvallardan koyduk, bir de "eski bir çanak" ile su kabı..
Hemen her gün okuldan sonra Aslan'ı alır, Ali ile Çamüstü Tepesine çıkar, gezer, oynardık..
Çocuklar bizi gözler, gıptayla seyrederlerdi...
Biz de şişinirdik açıkçası... "Sizin böyle bir köpeğiniz var mı" der gibi...
...
Evet Öğretmenim..
Ben de çocukluk yıllarına gittim işte...
Ali, ben ve Aslan nasıl da oynardık, nasıl da sarmaş dolaş olurduk...
İçimden geldi...
"İyi ki bolca sarılmışız" dedim, sizin gibi..
Biz zaten mesafe bilmezdik..
Ekmeğimizi bölüşür, bir elmanın yarısını birimiz yarısını diğerimiz yerdi..
Aynı tastan su içerdik!
Zamanla aynı gömleği "beraberce" giyerdik... (Fevzi'nin kulakları çınlasın!)
Aynı pantolonu sırayla...
Aynı şişeden...
Aynı sokağa, aynı kuyu başına, dut altına...
Derken...
Bugünlere nasıl geldik, nasıl da ayrıldık/ayrıştık!
Nasıl da kıskanır olduk birbirimizi, nasıl da farklı konuşur, sever, anlar olduk...
Galiba hak ettik..
Sevgiyi kaybedince... Dostluğu, arkadaşlığı...
Sarılmaları da, ellerimizin sıcaklığını da... Öpmeyi de, sıcaklığımızı da kaybettik...
Öyle bir virüs girdi ki aramıza!
...
Tebrikler Öğretmenim...
Mart başıydı piknik yaptık Aydın' da... Bizim de uzun zamandır görmediğimiz eski bir dostumuz vardı yanımızda... Etrafta tek tük sarmaşıklar.. İçim gitti. Neyse ki dönmeden Salı pazarından iki bağ alabildim. Kese yoğurdu da yanına...
Sözün özü, hala iyi ki diyoruz dostlarla paylaştığımız güzel zamanlar için.. İyi ki... Tekrarını umarak...
Yüreğinize, kaleminize sağlık Hümeyra hn.
Selam olsun Efeler Diyarı' na...
Selam ve sevgilerimle.
TÜM YORUMLAR (5)