Elif ve Nun Şiiri - Mustafa Kemal Serhatlı

Mustafa Kemal Serhatlı
79

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Elif ve Nun

Bir varmış, bir yokmuş
Zamanın birinde
Hiç kimsenin bilmediği, görmediği bir yerde,
Nun isminde
Kimsesiz bir delikanlı yaşarmış.
Ruhu yücelerde
Gönlü nicelerde
Bir garip çobanmış Nun, kendi halinde.

Günlerden bir gün
Yine,otlatırken koyunlarını tepelerde
Bir ses duymuş gaib den.
“Gel “ diyen bir ses
Yankılanmış uzun uzadıya
Sanki alemin her yerinden.

“Peki” demiş çoban “geliyorum”
Ve bırakıp kendisinden başka her şeyi ardında
Düşmüş yollara
Nice dağlar, tepeler
Uzun uzun sular, vadiler aşmış
Ve nihayet, suyu kekik
Toprağı amber kokan
Sa’be adında bir beldeye varmış.

Girmeden önce şehre
Soluklanayım demiş şu ağacın dibinde
İhtimal bir geçen olur
Ölsem de burada
Bir Müslüman gelir belki, beni bulur.

Tam uyumak üzereymiş ki yorgunluktan
Çan sesleri duymuş hafiften
İşte demiş;
Nihayet bir çoban geliyor.
Şu yalnızlık yok mu şu yalnızlık
İnsana nede giran geliyor.

Gitgide yaklaşmış çan sesleri
Ayağa kalkmış usulca, görmek için geleni.

Gelenler, iki koyun üç kuzu
Bir de onları güden bir ahu

Sadece bir ah, dahası yok
Bu nasıl bir göz Allah‘ım
Nihayeti, ridası yok
Sanki kalkmış da büsbütün
Cennetle cehennemin üzerindeki perde
Işıl ışıl parlıyor ikisi bir, bir mahın cemalinde.

Aynı gül yaprağının avucuna düşen,
İki yağmur tanesinin adıymış,
Elif ve Nun…

Her biri bir başka kıyısında hayatın
Ne uzak ne de yakın
Ateşten nefes alır gibi birdenbire
Saplanmış bir eğri hançer
İkisinin de aynı anda yüreğine.

Korkmuşlar önce, Nun da Elif de
Kaçmak istemişler,
Kaçıp gitmek…
Bırakıp ruhlarını uzak bir menzile.

“Bu nasıl olabilir” demiş Elif
Bu esrarın karar yeri neresidir
Bana kim, nasıl bu kadar derinden bakabilir
Nereden doğuyor bu güneş
Neden benim ufkumda batıyor
Beni böyle odsuz, böyle ateşsiz nasıl yakıyor

İki kapı açılmıştı sanki sonsuzluğa
Ardında birer ayna
Her kim ki baksa, kaybolurmuş ihtimal
Bu iki siyah nura.

Neden sonra
Aklı dönmüş de Elifin başına
“Geldin mi? “ demiş
Ey rüyalarımda ağladığım;
Ey adını bilmeden çağırdığım sevgili, geldin mi?

“Geldim” demiş Nun
“Çağırdın ve geldim.
Ama neden ve nasıl bilemedim.”

“Ben sana senden seslendim”
Demiş Elif
Sen de beni sende buldun…
Yoksa sen kendini bilmiyor musun?
İçinde saklı olan cevheri görmüyor musun?
Her şey Bir’den gelmiştir
Ve yine O’na dönecektir.
Zaman ve mekân, hepsi bir andır
Ve aslında bütün kalpler hep bir aradadır.

Bizleriz onları ayrı ayrı gören,
Varlığının manasını bilmeyen,
Bizler değil miyiz ki ey sevgili
Yokluğunu varlık zanneden.

Peki demiş Nun
Sen kimsin?

Sen bensin diye cevap vermiş Elif, ben de senim
Biri iki gördüğümüz için yanılıyoruz
Hakikatte ne sen varsın ne de ben
Sadece O var. Sadece O…

Bunun üzerine;
“Ey nur ”Demiş Nun
Ben ki, bir garip çobanım bu alemde
Anlamam, bilmem, kalp nerede, sır nerede.
Sen bana aşkı öğret,
Ben neden uğradım be derde.
Düşsem mesela,
Geçerken kıyısından gözlerinin
Düşsem, bir yıldız gibi kayıp da,
En derin yerine âlemin
Acep tutar mı beni kirpiklerin.

Sen deniz olsan
Diye cevaplamış Elif
Ben de yağmuru bu şehrin
Buğulanıp da damla damla aksa gözlerimden yüreğim
Her damlamda seni anar, seni arar ellerim.

Ve devam etmiş
Aşk kimseye öğretilmez sevgili Nun
Aşkı ancak aşk öğretir
Sen yeter ki yan
Bak işte o zaman,
Aşk sana neler söyletir.

Öyle ise demiş Nun
Zırhımı çıkartayım
Atıp aşk oduna nefsimi
Varlığımdan soyunayım
Pervane olmak kolay, yanmak kolay
Ben ölümsüz aşka ulaşayım.

Bunu gerçekten istiyor musun?
Diye sormuş Elif.
Evet demiş gerçekten istiyorum
Lakin aşk karşısındaki çaresizliğimden hicap ediyorum.
Kapatsam bazen diyorum
Kapatsam da gözlerimi,
Sevdiğim görmese acziyetimi.

Kaşlarını çatmış ilk defa Elif
“Sen”demiş, beni mi seviyorsun yoksa kendini mi?
Eğer beni seviyorsan
Sen, sen olmamalısın
Aşkın karşısına gururunu koymamalısın.
Yok, eğer kendini seviyorsan
O zaman da ben olmamalıyım.

Hayır demiş Nun
Kendimi sevmiyorum

Senden başka bir şeyde görmüyorum
Bana kim olduğumu sorsan, onu da bilmiyorum
Zaten senden başka bir şeyde bilmek istemiyorum.
Senden ne bir ihsan,ne de lütuf istiyorum
İstediğim tek şey seni seyretmek.
Sen bir mum ışığı ol,ben de etrafında döneyim
Kirpiğinin rüzgarından alev aldığı zaman kalbim
Gözyaşımla söndüreyim.
Her neyi seversem senin için
Senin adına seveyim.

Sen yeter ki duy beni
Bilinmez sana nereden nasıl seslenirim
Belki bir gün gül rengi
Başka bir zaman figan dildenirim.

Sen bana nasıl sevgiliysen
Senden gelen her şey de bana öylece sevgilidir
Ne gül isterim ne gülşen
Rayiha i aşkın bana kafidir

Eyvah demiş Elif
Sen öyleyse beni sevemezsin
Bu aleme ait değil çünkü senin kalbin.
Velev ki hep avcunun içinde de olsa ellerim
Sen bu hasreti dindiremezsin.
Ben hakikatte sadece bir perde
Sadece bir suretim
Bir sor şimdi kendine
Benden sonra ey Nun nereye gideceksin.

Ey sevgili demiş Nun
Ben artık sönmem,sönemem
Kendimde ölmeden sana geri dönemem.
_”Peki “ demiş Elif
“Gel öyle ise dokun bana birlikte yanalım”
“şimşekler çaksın gök gürlesin
Damla damla yok olalım.
Belki yine bir gün BİR oluruz.
Ölüm öldürmez aşkı biliyorsun
Belki bir gün bir yerlerde yine buluşuruz.

Ve….Yağmur başlamış
Elif elif ince,nun kadar sakin bir yağmurmuş bu.

Köye sahipleri olmadan dönmüş
Koyunlar,kuzular
Sa’be nin bir tepesine
Yıldırım düştüğünü görmüş o gün insanlar
Ama bir ağacın dibinde ki
O iki gencin
Neden yüzlerinde tebessümle öldüğünü
Hiçbir zaman anlayamamışlar.

Mustafa Kemal Serhatlı
Kayıt Tarihi : 19.6.2014 00:18:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Her gece bir başka masal isteyen oğluma anlatacak masal bulamayınca,bu masalı uydurdum bende.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İlyas Ateş
    İlyas Ateş

    severek okudum güzel bir hikaye tebrikler

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Mustafa Kemal Serhatlı