Beyazı içimin okyanuslarına bıraktım.
Batışını izledim derinlere çaresizce.
Açılmamacasına kapandı kapılarım.
Derin bir kuyudayım, ulaşamıyor haykırışlarım.
Yalnız ben duymaktayım yankısını imkansızımın.
Sonsuz bir yolda mütemadiyen yürümekteyim.
Bir ormanda buluyorum kendimi,
Kocaman,ihtişamlı bir orman.
Orda sislerin içinde tek boynuzlu bir at.
Biliyorum adını o Pegasus olmalı.
Gidiyorum yanına,okşuyorum yelelerini.
At öyle güzel,öyle uysal ki.
Önceleri sadece gurbetteydik
Ama birlikteydik
Kendimizden başka kimsemiz yoktu
Biz bize yetiyorduk,idare ediyorduk
O dayanılmaz hasreti yaşasak da
Kimse demezdi birbirine
Bugün Keş Dağı'nda bir yıldızın söndüğü gün.
Karların beyazlığı boğarken karanlığa,
Kör etti ışığı son kez ışıldayan yıldızın.
Öyle bir kör etti ki hiçbir göz görmez oldu onu bir daha.
Hiçbir göz görmedi, "o" karların altında.
Bir çığ gibi düşerken kimi yüreklere,
Dostluk:Yalnız benim bildiğim bir bestedir.
Vefa:Anlamını bilmediğin tilcedir.
Kıymet:Tek kişi tarafından verilmektedir.
Lakayıtlık:En meşhur özelliğindir.
Maske:Yüzünü gölgelemektedir.
Sahte:Yaptığın her şeydedir.
Köklerim, Oğuzum.
Yayından çıkmış okum.
Kılıcım, Marsım.
Attila Hanım.
Erittiğim dağlarım.
Bir şarkı vardı söylediğim.
Belki hicâz,belki nihâvend makamından...
İnce,tatlı bir melodi;
Çıkmışcasına Beethoven'ının parmaklarından.
Ya da Itrî'den bir besteydi.
Duymadınız.
Biz seni sadece gömdük.
Geçmiş zamanlar kitabını yakıp
Küllerini savurduk uzay boşluğuna.
Her bir zerresi bölük bölük
Girsin diye sonsuz döngüye.
Başa alsın tekrar kendini;
Her leylin vardır bir sabahı.
Doğmayacağın gönülde gurub etme.
Ardında tomurcuk bitirmediğin kışı,
Bırakıp bahara meyletme.
Elinle yazmadığın masalı,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!