Üryân geldim fâni devr-i âleme
Giryân-ı eldim dî-bâ giyemedim
Tâbi oldum hazır levh-i kâleme
Bir Elif'te kaldım ba diyemedim
Kırklar ile kırk yıl girdim kırk ceme
Semâh durdum karanlıkta nur şeme
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
tebrikler kutlqrım
Sayın Cihat Şahin Bey, yorumunuzdan da anlaşılıyor ki dinî bilginiz bizlerden en azından benden çok üst seviyede, elbette (Allah Bilir ama) İtikadınız, imanınız, dine bağlılığınız pek çoğumuzdan daha iyi durumda ... Elbette İnsanoğlu kendine en yakın kaynağa yönelir ve bu kaynaktan faydalanır siz de engin bilgileriniz bizimle paylaşarak hem kendi imanınızı tazeliyorsunuz, hem de sizi okuyanlara ışık olursunuz. Ancak pek çok yorumunuzda da bu yorumunuzda da okuyup gördüğüm insanlara tepeden bakan yaklaşımınıza dikkat çekmek isterim.
Şiir bir bakış açısıdır, dinin değil dilin ürünüdür. Dil sağa da kıvrılır, sola da, yukarı aşağıda…Şiirler, mecazlarla, teşbihlerle, kinayelerle, tevriyelerle, telmihlerle …dolu sanatsal söyleyiş ürünleridir."Nur koklanmaz" deyişiniz dolayı bu ifadeleri kullandım. Şair burada burunla koklamaktan bahsetmiyor, içinde oluşan duyguların aydınlığına vurgu yapıyor.Osmanlıcam yok denecek kadar kötü, ama mumdan gelen uhrevi aydınlık anlamında kullanmış olamaz mı?
Dediğiniz gibi olsa dahi “nurun koklanması” ifadesi şiirsel olarak : o uhrevi aydınlığı iliklerine kadar hissetmek,/ nurlu bir alemin etkisine kapılmak,/ nur içinde kalmak/ kalbin nurlanması …gibi bir çok anlamlarda kullanılabilinir… Aşağıdaki örneklerde olduğu gibi “koklamak” mecazi anlamda kullanılmış olabilir Ağzını koklamak: Ağzından söz almaya çalışmak/ havayı koklamak: Olup bitecekleri anlamaya çalışmak,/üstüne gül koklamak: Başka bir sevgili edinmek gibi…
Ve şunu dikkatten kaçırıyorsunuz.Burası bir okul değil, burada yer alan şiirler de ilim irfan öğreten metinler değil, duyguların terennüm edildiği metinler…Bu duygular siz de belirmez biz de belirebilir.
Şunu anlarım, şiirin konusuna bakarsınız,şair inkara mı yöneltiyor, haramı mı tavsiye ediyor?
Bu konuda iyi bir Müslüman olarak söyleyecek sözünüzü söylersiniz...
Ama burada olduğu gibi halk öğretisinde, kendi iç dünyasında, bilgi dağarcığında ne varsa eserine aksettirip duygularını paylaşan birinin çok yerinde kullandığı ifadeleri bir dil cambazı gibi yorumlamanız, en azından benim size duyabileceğimim saygıyı zedeler...
Burada eseri yayınlanan arkadaş ne benim, ne senin ilmini kullanıyor,kendi dilini,kendi duygularını kullanıyor ve kendi düşünce kalıbıyla bir eser vücuda getiriyor.Buraya geldikçe yorumlarınızı okuyor bu minvalde yararlanmayı ümit ediyorum.Saygılarımla…
Değerli Üstad
Değer katan
Güzel yüreğinize
Kaleminize
Kelamınıza
Emeğinize sağlık
Çok teşekkür ederim
Sağ olunuz
Var olunuz
Gönlünüzün güzelliğinde
Bir akşam dileğiyle
Selam
Saygılarımla
En Güzele Emanetsiniz
Değerli Üstad
Necip bey, madem burası bir okul değil, neden bizim delilli bürhanlı bir yorumumuz için bize bu kadar dil, din ve edebiyat dersi vermeye kalkıyorsunuz? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu kardeşim? Oldu olacak bari bir de karne tanzim edip bu fakiri sınıfta bıraktığınızı ilan etseydiniz. Bize göre herkes akıl hocalığını bırakıp kendi işine bakmalı. Şair şiirini yorumcu da sadece o şiire yorumunu yazmalı. Bu yorum tenkit mahiyetli de olabilir tebrik manasında da, bu takdir üçüncü şahısları asla ve kat'a alakadar etmemeli.
Herkese hayırlı çalışmalar.
ne güzel anlatmış.aklıma şu söz geldi yazamadan edemedim elifi görse mertek sanır. işi erbabı bilir elbette
Değerli Hocam
Kanaatimce Elif'i çözen Cenabı Allah'ın izniyle son durağa iyi yaklaşmıştır. Mesele çözebilmek ve ana yoldan sapıp tehlikeli tali yollara girmemektir.
Acizane biz çözdük mü?
Nerde?
Çok çalışmamız lazım.
Değer katan
Güzel yüreğinize
Kaleminize
Kelamınıza
Emeğinize sağlık
Değerli Hocam
Gönlünüzün güzelliğinde
Hayırlı akşamlar dilerim
Selam
Saygılarımla
En Güzele Emanetsiniz
.Şiirin kolay anlaşılmasında , Hikmet Beyin kısa yorumu da etkili olmuş.Zira "Ba,ta, sa.." arapça harfleri herkesin hemen aklına gelmez.Bu özlü yorum için bende kendisine teşekkür ediyorum.
Şair,insan bir ilme meftun olup da sonra o ilmi layıkıyla yerine getiremeyişini bundan duyulan hicap duygusunu çok güzel dile getirmiş.
Ölçüsü, durağı, kafiyesi akmış...
Şairi kutluyorum.
Değerli Üstad
Değer katan
Güzel yüreğinize
Kaleminize
Kelamınıza
Emeğinize sağlık
Serbest ölçülü eser ile ölçülü eser arasında temayı yansıtma bağlamında şartlar eşit değil. Ölçülü olunca ister istemez bazı riskleri göze almak lazım. Bu şiirde korktuğum bir nokta vardı. Yakalanır mıyım diye. Bunu da Değerli Üstadımız Cihat Hoca, yakalamış. 35 yaş şiiri... Karacaoğlan şiirlerinin biçim yönünden kısmen hatalı olduğuna inanıyorum. Bu şiir kanaatimce şekil yönünden değil anlam yönünden sıkıntılı noktalar barındırmış olabilir.
Çok teşekkür ederim
Sağ olunuz
Var olunuz
Değer kattınız
Selam
Saygılarımla
En Güzele Emanetsiniz
"İlahi, nefes, deme" denilen tarz şiirler, içten geldiği, inanılarak yazıldığı için insanı sarar.
Gerçi şiir 11 heceli, ancak bu "nefes veya deme" olmasına mani değil.
"Elif" harflerin kaptanı, kaptan-ı deryasıdır.
Elif "bir" gibidir. Diktir. Tektir.
Bir ve tek olan da bellidir.
Eğer 'Elif'i hakkıyla anlayıp kavradıysak, 'ba'ya geçsek ne, geçmesek ne?..
...
Şairini kutluyorum.
Saygıyla...
Değerli Üstad
Yorumunuzla değer kattınız.
Çok teşekkür ederim
Özünüze
Sözünüze
Emeğinize sağlık
Sağ olunuz
Var olunuz
Demeler 8'li hece ölçüsü
İlahi ve nefesler ise 7,8 ve 11'li hece ölçüsüyle yazılır.
Gönlünüzün güzelliğinde
Selam
Saygılarımla
En Güzele Emanetsiniz
Kımetli Şair;
Usta işi bir şiir olmuş.
Şiir el örmesi bir halı gibi dokunmuş.
Günün şiirinin şairini tebrik ederim.
Saygılarımla.
Estağfurullah
Değerli Üstad
Hepimiz öğrenciyiz
Kusursuz olmasa özün
Güzeli görür mü gözün?
Maşallah
Siz çok güzel görüyorsunuz
Güzel yüreğinize
Kaleminize
Selam
Saygılar
Sağ olunuz
Var olunuz
En Güzele Emanetsiniz
tebrikler kutlarım
Değerli Üstad
Güzellik sözde değil özdedir
Çok şükür o öz de sizdedir
Değer katan
Güzel yüreğinize
Kaleminize
Kelamınıza sağlık
Sağ olunuz
Var olunuz
Selam
Saygılarımla
En Güzele Emanetsiniz
Değerli Üstad
Pîrim dedi ne sitem et ne inle
Kul hatasız olmaz sözümü dinle
İhlâsla tövbe et, barış kendinle
Hem sağır hem lâldim yâ diyemedim
TEBRİKLERİMLE KARDEŞİM
Değerli Üstad
Güzellik sözde değil özdedir
Çok şükür o öz de sizdedir
Değer katan
Güzel yüreğinize
Kaleminize
Kelamınıza
Emeğinize sağlık
Sağ olunuz
Var olunuz
Selam
Saygılarımla
Gönlünüzün güzelliğinde
En Güzele Emanetsiniz
Türkçenin kaneviçe’si bu tür şiirler...
Değerli Üstad
Kusursuz olmasa özün
Güzeli görür mü gözün?
Çok teşekkür ederim
Sağ olunuz
Var olunuz
Değer katan
Güzel yüreğinize
Kaleminize
Kelamınıza
Emeğinize sağlık
Selam
Saygılarımla
Gönlünüzün güzelliğinde
En Güzele Emanetsiniz
Günün şiirini ve şairini kurlarım nicelerine saygımla
Baş tacısınız
Sayın Hocam
Güzellik sözde değil özdedir
Çok şükür o öz de sizdedir
Sağ olunuz
Var olunuz
Selam
Saygılarımla
En Güzele Emanetsiniz
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta