Ne vakit omuzlarıma düştün,
Hangi vakit yağmurun gözyaşıyla gülüştün,
Üşümüş insafımın kardelenlerinin boynunu büktün...
Bu karanlık ömrün kirpiğinde zemheriyi yaşarken gönlüme düştün...
Sen yâr dediğim yaranın ılıklığı,
Sen geceyi örten günahlarımın çığlığı,
Sen zorlu yolda, acı gülüşlü türkü kısıklığı...
Ahh bee kadın...!!!
Elimi yarama bastım,
Aşkın bozkır yangınlarını yazıyorum sana...
Bakışında okuduğum binlerce sihir,
Dudaklarına bulaşmış yüzlerce şiir,
Öylece gel,
Mevsimler beşe çıksın...
Biz tamamlanmamış iki yarım cümle,
Kim kime nasıl dokundu bu bir bilmece...
Ay mı üşüdü,
Acılar mı gülüştü,
Uykularımız düşlere dönüştükçe,
Hâyâllerimize koskoca vayy düştü...
Seni nasıl anlatsam bilmem ki...
Gece ve sen, eli kınalı bir şiirin gözü yaşlı mısraları gibisiniz...
Ben okuma-yazma bilmeyen bir lev-i garayım...
Kapatma pencereni, gülistân üşür, eyleşmez yarayım...
İnsan acı çektiği iklimin çiçeğiymiş,
Sevginin kucağında büyümeyen narin bir çocukmuş...
Hadi sen gel,
Mevsimler beşe çıksın...
Kayıt Tarihi : 27.10.2024 00:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!