Eli suya değiyordu bir kadının
Uzatmış trenin penceresinden dışarı
Bir amele öpüyordu o eli okşayarak nasırlı elleriyle
Akşehir’ deki Gavur Hamamı’ nın göbek taşında
Kayıkçının esmer teninin gölgesinde ışıldıyordu suyun damlaları
Denize her düşüşünde kalbinin ortasında açtığı delik yaylar çizerek halka halka yayılıyor kayığın dalgasında boğuluyordu
Saçları dalga dalga uçuşuyordu kadının havalanmıştı meltemin yelinden kabarmış göğsü
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman