Biliyor musun giderek azalıyoruz böyle
sen bir susuşa doğru kırılarak
ben senin susuşunun ardında
nereye gitsek orada olmuyoruz
biliyor musun giderek azalıyor muyuz böyle
akmaktadır günler belki bunlar son rüzgarlardır
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Devamını Oku
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Tebesümcük....
Delinin biri, çiviyi tersine çevirerek sivri tarafına vura vura duvara çakmaya başlamış. Onun bu halini gören başka bir deli işe karışmış: - 'Baksana, yahu! Sen yanlış bir iş görüyorsun. Bu çivi karşıki duvarın çivisi olacak galiba', demiş.
iyi geceler....
yoksa.. al gazete kağıdını eline... sar peştemal gibi beline.. salına salına çık caddeye.. kırıta kırıta..ben bir şiir diktim diye böbürlen.. kime ne allasen.. netice de kendini rezil edende.. vezir edende.. yine kendisidir..
önemli olan sanat tarihi müzesinin.. mermer sütunlarına.. adınımurç çekiç kazıyıp.. altın harf ile yazdırması ki.. yoksa halkın bağrına çıkmaz görünmez bir mürekkeblemi yazılırdı?.. okumayı okumayı unuttuk..
bu demek değil ki.. sen bir şapşalsın... sen beceriksiz hımbılın tekisin bir şiir yazamıyorsun diyerek.. onun var olan şevkini kırmakmı lazım?
bırakın en azından iğne tutmayı öğrensin.. bugün deli gömleği diker.. yarın dar gelen yer rahatsız edip söker orayı yamalık kor.. öbürsü gün bakmışın.. çekmiş smokinleri.. kadıköy iskelesi her kes düz yolda gider.. bu bu martıya simit atar.. budamı önemli değil.. denizler güzel yerlerdir.. midye istiridye inci olur diblerde.. dalgalar yukarı yakamoz verir.. yakamoz şiirin olmazsa olmazı.. şair buluttan yağmur koparır.. güneşten cigarasını tüttürme için ateş aparmaya çalışır bi bi prometeusdur.. sen yakmasan ben yakmasam biri yakmasak söner bu ateş..giyilmez olur bu serkisof saati koyacağın cebi ilişikte ekli yeleği dikmesek.. bence.. yoksa nedir yani.. uzakdoğudan gelen köpek derilerini kazıyıp tüylerini sentetik naylonla harmanlayıp çorap diye satan manifatura mensucat esnafı.. 5 çiftini bi gaymaya satıyor arada işportada çorbayı çıkarıyor.. sen geçmişteki gibi nakış nakış genç kız el emeği tiftik çorabı bulamazsın .. tüketim toplumu kullan at kullan at.. şarkısını cıstak cıstaka cıstak kartel şarkı eşliği tüketip atıyo çünki.. nitelik can çekişiyo hacı.. nitelik ver ordan.. al vur ötekin berikiye.. olan bu gül taze şaire oluyo.. çokmu şey bekliyo.. ilgi şefkat.. avutucu az bi tatlı söz..okşayıcı gönül alıcı name.. bu lazım yoksa.. en güzel şiir sessizliğin ortasında su akışında.. ve kurbağa sesinde.. ama herkes göremiyor çünki gözleri pörtlek değil.. mısırlar patlarkende çok güzel ses çıkarır.. bir değnek demir korkuluklara sürtülürken de ta ta ta tart tart verir.. en güzeli sağlama alıp bağlama çalmak.. bence.. bu çok güzel olur..
ama bizim ki sadece dostca bir tavsiye.. siz erkek adamsanız.. bacağınıza mor pantalon üzerinize pembe blüz giymemelisiniz.. belki bir zaman ispanyol paça moda idi ama bugün aynı şeyi giydiğinizde yadırganıyorsunuz.. renk uyumu önemli.. eğer güzellik.. ağarmış saçınızı civciv sarısına boyamak.. dudağınızı ruj ile belli etmek yanakları fondöten ile zenginleştirme ise.. şairde şiirinde aynı kısır döngü içre dönmemeli.. kırışık yeri varsa şiirin üstünden ütü geçmeli.. hoş görünmesi için paçayı duble yapmalı.. yoksa kimse çıplak gezmiyor herkes iyi kötü üstüne bi şey geçiriyor ama şlk durması önemli.. en üst dizede niçin bir papyon kravat olmasın.. yas tutacak ise simsiyah örtüler içre bürünsün.. ama az bir tasvir sanatı yararlanıp yüzünün peçeyi bari indirsin açık tutsun.. neden yaslı olduğunu bir kaç dizede betimlesin.. gelişme segmesinde.. düğmeleri yer yer ilikli olsa bile.. en azından bağır kısmından bir kaç düğme açık tutsun ki şiirde bahar rüzgarı estiğini anlıyalım.. gömlek yakası kolalı kollar temiz olmalı.. sonuçta ne gibi ana fikir verme amacı taşıyor.. giydiği çorabın baklava dilimlimi olması düzmü olması onun tercihi.. ancak kıyafet ile uyumlu papuç boyalı parlak olmalı.. toplum içi çıkıyorsun.. köselesi ne alemde papucun.. tabanı yürürken.. tangır tungur sesmi veriyor.. yoksa.. dımbıdı dımbıdı dım.. dımbıdı dımbıdı dım dım dım.. diye iki ileri bir geri mehtermi çalıyor bu önemli.. vücudu çok kasmasın.. kıyafet.. çok dekolte olsun açık saçık olsun demiyorum.. nefes almasın.. boğacak kadar kapalı olsun demiyorum demem bu onun tercihi.. ama efil efil esse şiir fenamı olur.. çok iyi biliyorsan sen dik demekle olmaz.. ben yokluk görmüş adamım.. şeker çuvalından pantolon dikildiği .. bedene dedenin iç donu giyildiği devri yaşadım.. rabbim yokluğunu göstermesin .. sırrımızı örtsün de.. ama az da estetik gerekir.. giyinme bir güzel giyin iki güzel ol hesabı.. bu tezgah aşkı dokumalı bence.. herkese tektip giydirip.. uzun boyluların ayağı makas ile kırpıp.. kısa boyluyu.. gerdirip sündürüp uzatıp.. kopya kağıdından geçirip aynı tip insan yapamazsınız ne kadar renk o kadar köfte bence.. yaşasın.. maydanozu soğanı ve baharatı ayarlı kıvamında pişirilmiş köfteler.. bu çok güzel çok.. yoksa tükür tükür avcuna bende yaparım köfte.. çok kuru yavan olur o yenmez.. iyi ahçı kıymayı seçecek.. iyi yoğuracak katacağı diğer malzeme oranını bilecek ateşin harını ayarlayacak.. porselen tabak ısıtılıp servis etmeli.. masada beyaz örtü.. üstünde garsona yaraşır kıyafet ve aşırıya kaçmamış makyaj lazım bak işte bu çok güzel çok..
poetikalara ters bir şiir :D
pardon hatlar karıştı.. ben yanlışlıkla.. arkadaşın yere bakarken.. ha evet şiir diyorduk.. ne olacağına biz karar vermemeliyiz.. şair kendisi karar vermeli.. boyuna posuna göre dikmeli kumaşı beğendiği renke zevke göre.. nihayetinde karşıdan bakıp yakışmış yakışmamış desekte giyecek rahat edecek o.
Elbette beğendim ve elbette önce çoğalıyoruz sonra azalıyoruz.
Domino taşları gibi ayakta durabilen böylesi şiir aklıma doğru devrilince, aklım da, şimdi aşağıya alacağım şiire devrildi.
Şiir başlığının uzunluğundan yılmamanız dileğiyle...
Bir yandan boysuz-bossuz dil çarşım, artı Belçika ne ki, nihândır anlamaza, âhd tutmaza nihân, şu şîve-i maslâhâtım. Önsözümde pâr-pâr,off git-gide,off Nezahat’ım:
Şâhım!
Ama şâhım; zorunan kemânlayamazdım
devirir âşıkın bîllâh, öyle kaşım
el pürçeğin berklemiş, çün çulsuz ben salınamazdım.
Kırardı gerdânı şiir, her bir gölde şâhım
her bir gölde sunalanamazdım!
Nezahat Türkmenoğlu
Saygılar,
Mehmet Binboğa abim, sizin anlattığınız fıkranın aslını babam soğanın cücüğü olarak anlatır. Altı aydır bu sitede günün şiirlerini takip ederim ama inanır mısınız daha yeni üye oldum. Bu sitede çok güzel şiirler var.
01-Hüzün Kaldı...
Ocağın kara kışı, soğutmaz bu yüreği,
Benden gittin gideli, içinde közün kaldı…
Şubattaki göz yaşım, yılların geleneği,
Doğuştan vardı zaten, senin de izin kaldı…
Mart düşürmez cemreyi, toprak olsa bu tenim,
Üzerimi örten kar, sanki beyaz kefenim,
Nisan yağmurlarında, yıkansa da bedenim,
Kavrulur susuzluktan, gönlümde tuzun kaldı…
Mayıs satmış sefamı, çayır, çimen, çiçeğe,
Nice güller dikmiştim, hayal kurup gerçeğe,
Haziran meyve verdi, kurda, kuşa, böceğe,
Yeşermeyen dalımda, asılı güzün kaldı…
Temmuzun sıcağında, duygularım buz tutar,
Çözülmeyi beklerken, akşam olur, gün batar,
Ağustos yaza değil, kaşını bana çatar,
Aynalarda gülmeyen, asık bir yüzün kaldı…
Eylülün gazelinde, kapıldım bir korkuya,
Sararıp soluyorum, yenildim bir tutkuya,
Ekimde tabiatla dalıp gitsem uykuya,
Yatırmıyor acısı, bağrımda sızın kaldı…
Kasım beni sorgular, üşüten azabında,
Yitirdim gençliğimi bir hayat kasabında,
Aralıkta yaptığım, kâr-zarar hesabında,
Her yılın sonu gibi, elimde hüzün kaldı,
……………..
Sermayem bir kuru can, onda mı gözün kaldı…?
www.adinisiirlerkoysun.com
Adını Şiirler Koysun
Metin Yıldırım
İşte böyle olmalı. Benim fikrim böyle. Benim gibi düşünmeyelere saygılı olduğumu baştan beri söyledim.
Sevgi ve saygılarımla efendim.
üstad ne demiş hocam hatırlarsak..
'sen mutluluğun resmini yapabilirmisin abidin'
kısacık bir şiire ,bir dizeye,hayatı eklemek aslında şairlerin işi,şiir böyle bir şey ise şiirdir gerçekten.
yoksa herkesin bildiğini hergün yaz yaz dur..
yaz gelmez sahiden..
Kemal Abi olsaydı şöyle bir mesel söylerdi herhalde:
'İki köylü Antep'e gidiyormuş, yolda sohbet ediyorlarmış:
-Lo Hasan Antep'e varınca ne yicin yurum?
-Soğan ile ayran.Peki sen ne yicin?
-Bana ne bırahtın ki gurban! demiş.'
O hesap zil çaldı üstad; ama bize söyleyecek söz bırakmamışsın, her şeyi demişsin valla :))
Orhan hocam, şiir şiir gibi olmalı! Bu şiir ne anlatıyor diye sordyularında nr yanıt verirdiniz?
Sevgilerimle efendim.
Bu şiir ile ilgili 26 tane yorum bulunmakta