ELAZIĞ KALEMLERİ
Prof. Dr. Asaf VAROL
Toplumları özelleştiren ve belirginleştiren unsurların başında kültür gelir. Gelenek, görenek ve çevrenin etkisinde şekillenen farklı kültürler arasında sürekli bir etkileşim söz konusudur. Aynı toprakları paylaşan farklı kültüre sahip toplumlar arasında zamanla benzeşimler oluşur ve belirli kültürlere ait özelliklerin birbiriyle karışarak mozaik bir kültür oluşturduğu durumlarla karşılaşılır. Kültürel etkileşimin yoğunluklu olarak görüldüğü toprakların başında Mezopotamya gelir. Fırat ve Dicle nehirlerine ait vadilerin oluşturduğu Mezopotamya’nın bir kenti olan Elazığ, kültür mozaiğinden nasibini almış ve kendine has musikisi, yöresel şiirleri, şairleri, sanatçıları ile ünlenmiştir.
Elazığlı olmak kolay değildir. Gakko sözcüğü ile taçlandırılan bu toplumun bireyleri bazı meziyetleri omuzlamakla yükümlüdür. Mert, cömert, yiğit, dürüst, misafirperver, alçakgönüllü, vatan ve milletine sadık, ülkenin birlik ve beraberliğini gözeten ve önemseyen özellikler, Elazığlıyı tasvir etmek için sıkça kullanılan sıfatlardır. Elbette ki her toplumda iyi ve kötüler vardır. Ama önemli olan pozitif ve negatif yönlerden ağır basan tarafın ne olduğudur.
Elazığlı şairlerin ve yazarların çokluğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Birçoğu alaylı yetişmiştir. Ama bu alaylı yazar ve şairlerin sanat ve kültür bağlamında sergiledikleri performansları, mektepli meslektaşlarına taş çıkartır düzeyde olduğu da bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Bireyin mühendis olması, doktor mesleğini icra etmesi, teknokrat olması, memurluk görevini sürdürmesi, askeri personel olması asla Elazığlının sanatsal ve kültürel alanda mücadele etmesi için engel teşkil etmemiştir. O yüzdendir ki makine mühendisi olup da çok iyi yazar olanlar vardır. Gene bu yüzdendir ki doktor veya memur olmasına karşın aynı zamanda çok iyi şairdir ya da musiki icra edendir. Sadece Elazığ’da yayın hayatını sürdürmekte olan yerel ve ulusal medyada köşe yazarlığı yapan, şiir ve romanlar yazanların sayısına bakmak, Elazığ’ın ileri düzeydeki kültürünün yansımasıdır. Bu yansıma Mezopotamya topraklarında asırlardır yaşayan farklı kültürlerin oluşturduğu kendine has yepyeni bir karma kültürdür.
1956 yılında Elazığ PELTE köyünde dünyaya gelen İlhami Bulut da yukarıda saymaya çalıştığım özellikler içerisinde değerlendirebilecek bir değerimizdir. Bir resmi kurumda memur olması; kendisinin yazar olması, şiir yazması, kısacası kültür adamı olmasını engellememiştir. Bir taraftan adliyede icra memurluğu görevini sürdürürken, aynı zamanda “Sır Sızıntısı” isimli şiir kitabını çıkartma başarısını göstermiştir. İleride icra müdür olması da asıl geçimini sağladığı mesleğini benimseyerek ve severek yaptığının göstergesidir. Unutmamak gerekir ki şayet İlhami Bulut mesleğinde müdürlük seviyesine yükselebilmişse, bu başarıyı yakalamasında sanatsal yönden elde ettiği manevi duyguların da büyük rolü olmuştur. Çünkü şiir yazarken kullandığı her kelimeyi özenle seçmiş olması, o kelimelere anlam yüklemesi, hayal dünyasını kaleme dökerken yaşadığı ruh halini, sürdürdüğü asıl mesleğine de sirayet etmesini sağlamıştır.
2013 yılında emekliye ayrıldıktan sonra kendisini tamamen sanat ve kültürel değerlere adayan Sayın Bulut, köşe yazarlığı yaparak kalbindeki duyguları, hidayeti ve sanatsal faaliyetlere olan aşkını kalemine dökerek toplumu aydınlatma anlamında hizmet vermiştir.
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla