Elâzığ'da Hazar Şiir Akşamları

Bedrettin Keleştimur
417

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Elâzığ'da Hazar Şiir Akşamları


16. Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları, ''Bir ağacın iki kolu/bir ananın iki oğlu/O da ulu bu da ulu/Azerbaycan, Türkiye'' diyerek bütün şiirlerinde gönüllerimizi okşayan Azerbaycan’ın ‘Necip Fazıl Kısakürek’i olarak da anılan ‘söz ve edep sultanı’ Bahtiyar Vahapzade’nin anısına yapılacak
6–8 Kasım 2008 tarihleri arasında Türk Dünyasının yıldızlarını buluşturacak 16. Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarına T.C. Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile Azerbaycan Kültür ve Turizm Bakanı Ebulfeyz Karayef’in de katılacak olmaları Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarının aynı zamanda, ‘bir edebi hasret köprüsü’ olduğu gerçeği ile de bizleri bir daha yüzleştirecektir.
Dile kolay, 16 yıl kesintisiz olarak 1992’li yıllardan 2008’lere kadar uzanan yıllar içerisinde, Elâzığ’da verilmeye başlanan, ‘edebi toy’ ve bir manada, Hazar’da açılan ‘şairler kurultayı’nın aynı heyecanı devam ettirmesi bir farklı duygu veriyor insana!
Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları dünden bugüne, edebiyat ve sanat dünyamızın sevilen ve sayılan toplumda ‘ortak kabul gören’ şair ve ediplerimizin anısına yapılmıştır. Fikret Memişoğlu, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, Cenani Dökmeci, Rahmi Harputi, Dede Nushet, Şeref Tan, Ahmet Kabaklı, İsa Yusuf Alptekin, Fethi Gemuhluoğlu, Mağcan Cumabay, Elmas Yıldırım, Cengiz Aytmatov Hazar’la birlikte anılmıştır. Bu yıl, Bahtiyar Vahapzade’yi öncelikle eserleriyle birlikte daha yakından tanıma imkânı bulacağız.
Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları aynı zamanda, gönül coğrafyamın sevda erenlerinin ‘söz beyleri’nin yüzlerini döndüğü, gönüllerini verdiği ‘ses bayrağımın dalgalandığı’ mahşer yeridir.
Uluslar arası Hazar Şiir Akşamlarında, Hazar’da her yıl, ‘milli bir ülkü sancağı’ açılır. Bu coğrafyanın birliğe, dirliğe, birbiriyle tanış ve biliş olmaya verdiği asrın emaneti vardır Hazar’da! O sebepledir ki, Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları sadece bir ‘gönül eğleme’ yeri değildir. Sadece, ‘şiir okuma’ mekânı da değildir! Hazar için, ‘Lale Devri’ gibi bir yakıştırmada bulunanlarda yanılıyorlar! Hazar’da, bizler hasretini çektiğimiz Yunus’un diliyle, ‘ete kemiğe bürünmenin’ adabıyla mest oluruz! Ahmet Yesevi’nin, ‘hikmet şualarını’ alarak, asra; farklı bir ayna tutmaya çalışırız!
Bahtiyar Vahapzade’nin, ‘Ana Dil’ şiiri bizlere hikmet dersleri veriyor;
“Dil açanda ilk defa 'ana' söylerik biz/ 'Ana dili' adlanır bizim ilk dersliyimiz./ İlk mahnımız laylanı anamız öz südüyle/ İçirir ruhumuza bu dilde gile-gile.// Bu dil - bizim ruhumuz, eşgimiz, canımızdır,/ Bu dil - birbirimizle ehdi-peymanımızdır./ Bu dil - tanıtmış bize bu dünyada her şeyi/ Bu dil - ecdadımızın bize goyup getdiyi /En gıymetli mirasdır, onu gözlerimiz tek /Goruyub, nesillere biz de hediyye verek.”
Dil ile birlikte millet deriz. Dil, ceddimizin bizlere bıraktığı en mukaddes bir emanettir. Bu emaneti gelecek nesillere taşıyanlar, şairlerimiz ve ediplerimizdir. O sebepledir ki, şairlerimizde, ‘gönüllerimizin mimarı’ diyoruz. Bahtiyar Vahapzade çok veciz bir şekilde sorusunu yöneltirken bizlerden cevap da istiyorlar; “Yalanlardan cana doyduk / Ona uyduk, buna uyduk / Et kokuştu, tuza koyduk/ Tuz kokarsa neylemeli? ” Evet, ‘tuz kokarsa neylemeli’ Her bileğin bükemeyeceği, yürekten gelen bir haykırış ki, hepimizedir!
Nesrin bittiği yerde, ‘şiir’ başlarmış! Şair sözü için bizler, ‘hikmet pınarları’ deriz! Bu coğrafyanın ‘ar damarlarıdır’ Söz; akıl ile uslanır, edep ile süslenir, hars ile beslenir, vicdanlardan seslenirse hedefine varan öyle yaman bir ok olur ki, ‘aman dileyene’ gönül merhabası olur.
Bahtiyar Vahapzade diyorlar ki, “Ey ömür! Görünür artık sahilin,/ Elin kısıldıkça uzanır dilin./ Ömürden verdiğim yetmiş üç yılın/ Zehiri yeterli, balı yetersiz. //Öz omuz yüküdür herkesin yaşı/ Derdi - sırdaşıdır, fikri – yoldaşı, /Dönüp mizacıma kahır gözyaşı./ Sevinç de, keder de, geçmez kahırsız. //Fikirler selinde akandan beri/ Ayıramadım ben hayırdan şerri /Dökülmüş ömrümün yaprak yılları/ Bahçesi virane, bağı çepersiz”
Her soluk alış verişimizde, ‘ecdada sorumluluğumuzu’ düşündük mü? Bizlere bırakılan mirası koruyarak bizden sonra ki nesillere bırakmanın heyecanını/ hazzını yaşadık mı? Bu sorularla çerçeveli bir edebi çerçeveyi bizlere Vahapzade hediye ediyorlar; “Bu ona şer atar, o buna bühtan/ Allah kendi yetsin feryadımıza/ Bıkıp kendimizi damgalamaktan /Şimdi de geçmişiz ecdadımıza.// Kendini küçültmek nerdendir bizde? / Nedir kendimize bu şer, bu bühtan? / Bizim aşağılık düşüncemizde/ “Öküz olmaz imiş ev danasından.”// Rahmet demiyoruz ama bir kere/ Milleti yücelten rahmetlilere/ Bir soran yok mudur /peki, sen nesin? /Söyle, bu millete ne getirmişsin? / Sen bühtan attığın bu büyüklerin/ Yüzde biri kadar ne iş görmüşsün? // “Doğudan Batıya ferman gönderen/ Atalar ne kadar cephe yardılar /Batının önünde Fatihlerimiz/ Bu gün yeni nesli utandırdılar.”// Kendini küçülten ey Türk, bir düşün/ İncele tarihi bir de derinden./ Niçin utanmıyor batılı bu gün/ Atasının haçlı seferlerinden? // Yâdların önünde kekelemekle/ Dedeni, nineni lekelemekle / Niye geçmişini sen danıyorsun? / Ulu şöhretini kıskanıyorsun, //
Sözün doğruysa da deme arkadaş/ Birine Turancı, birine yoldaş/ Öyle bile olsa söyleme kardaş/ Birine gasbıkâr, birine ayyaş // O vakitten sular akmış durulmuş /Çok şeyler değişmiş, bu ki sır değil/. Farklı düşünceler her zaman olmuş/ Yarın da olacak, zaman bir değil,”
Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları bizleri, kendi tarihi coğrafyamızla; ondaki bilumum zenginliklerimizle buluşturdu. Tat verdi, haz verdi, ufuk verdi, gaye verdi, sevda verdi. Bu yıl, 16 Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları Elâzığ’a bağlı bütün ilçelerde, gönül coğrafyamızın dört bir yanından gelecek şairlerimizin sohbetleriyle dolu dolu geçecek! Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi, şehrimizin birçok okullarında, ‘edebi sohbetler’ yapılacak!
Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları için bir manada, ‘şehrin edebi seferberliği’ dersek yerinde olur. Şöyle bir düşünelim; Türk Dünyasının dört bir yanından gelen şairlerimizin, Türkiye ve Azerbaycan Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Ebulfeyz Karabey ile birlikte aşk ve gönül coğrafyamızın söz mimarları şairlerimizle omuz omuza vermeleri ne demektir? Tarihin yürüyüşüdür. Bozkır Anadolu’nun uyanışıdır.
Geçmişe, 16 yıl yapılan faaliyetlerin bıraktığı derin izlere şöyle bir dönüyorum; Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları için hazırlanan ‘güldesteler’ bile, tarihe ve geleceğe bırakılan en büyük armağan, en büyük mirastır.
Elâzığ’dan, Türk Dünyasına ‘metin köprüler’ kurulmuştur. Tarihi bir isim verecek olursanız; “Elâzığ’dan başlayan hasret köprüsünün bir ayağı Balkanlar, Evlad-ı Fatihan Yurdu, diğer ayağı ise Kafkaslar ve Ötesi ata köklerimizin yer aldığı Ata Yurdumuz Uluğ Türkistandır.” Elâzığ, artık Anavatanımız Anadolu’nun bir gaye, bir ufuk, bir ülkü şehridir. Hazar’da, bu coğrafyanın ‘vefa sancağı’ dalgalanır. Hazar’da, ‘tarih konuk’ olur! Uluslararası Hazar Şiir Akşamlarında, ‘milli bir tefekkür’ vardır. Ben şahsen, 16 yıl boyunca çok önemli yollar katledildiğine inanıyorum. Hazar, bir hayrat olduğu kadar, bir hoyrattır aynı zamanda…

Bedrettin Keleştimur
Kayıt Tarihi : 30.10.2008 19:23:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ahmet Sefer Koçer
    Ahmet Sefer Koçer

    Değerli Üstadım,evet16 yıl boyunca sizin,Günerkan abimin,organizasyondaki üstün gayret ve hizmetleriyle Şener Bulut bey' in değerli hizmetleri 'Hazar Şiir Akşamları'nı 'Hazarbaba'nın eteklerinden zirvesine taşıdı.Allah sizlerden,emeği geçen herkesten razı olsun.
    Selam ve saygılarımla.Ahmet Sefer Koçet
    Yazınıza benden tam puan.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Bedrettin Keleştimur