“At vuruldu”, “at vuruldu”… anlamsız kaldı çaba, anlamsız kaldı nefes
“At vuruldu”… ölen bendim
Ayrılmamalıydık, ayrılmamalıydık diyordu içim gökyüzüne bakarken,
bu zulümdü ve çok fazla oldu
Seni almaları sana zulümdü, seni almaları bana zulümdü, firavunlar karar veriyordu hakkımızda, Yusuf gibi ikimiz ayrı kuyularda.
sen daha çok masumdun, suçsuzdun, kelimelerin yoktu kendini savunacak olan biteni anlayacak ve kader beni aştı, çünkü themis görünümlü firavunlar karar veriyordu hakkımızda,
beni destekleyen bir ilahi kudret yoktu, omzuma dokunup yükselten yücelten destekleyen.
gözyaşlarımı içime gömdüm, tuz kuruttu toprağımı, Yeşeremedim eksiğinle,
senden kopan yerlerim açık bir yaraya dönüştü. Yarayı açık bıraktım, hasretini, yokluğunu, şiire dökmeye çalıştım, gönlüm razı gelmedi değiştirdim satırları gerçek sevgiye gerçek acıya şiir yazılmasın dedim şiiri sahteliğe bıraktım. ve sana olan duygularımı sakladım ...
Yokluğun bana çok ağır
benim tek mutluluğumdun, aldılar seni benden
kumtanesi gibi tek tek biriktirdiğim sen, kumtanesi misali biriktirdiğim ben dizlerime çöktüm, yıkıldım
yerçekimsiz, ivmesiz, sürtünmesiz, amaçsız, hayali bir kabarcıktım, bir balondum kendi içinde yoğunlaşan
kendime yabancılaşmamak için, gerçeğe katlanabilmek için, bağlarını çözdüm ruhumun, kendimi sildim
ve seni uzaktan sevmeyi kabullenerek
“mahzun bir derviş gibi boyun bükerek” gittim
“at vuruldu, içim paramparça”
Sen yaşa, at sende yaşasın, ben uzaktan severim “kolları kırık”, dili bağlı bir şekilde
Kalbime
05.06.23
Kayıt Tarihi : 5.6.2023 00:41:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.