El Pescador'da ilk gece...

aşkım, canım benim ya...
iki tane olmuşsun...
ne kadar da erken,
ne kadar da mahçup,
ne kadar da aniden...

bilsen daha neler iki tane.
kapıda, yeni gelenler,
hizmet için masa başımda deliren Yusuf,
sepetinde sahte goncalarla Ayşe,
ud'unu dillendiren Cemil...

ne de çok parmaklarım varmış...
hayatım teklikten ne de çok sıkılmış…
düşüncelerim bile kalabalık,
aldım paketten yeni bir sigara,
oldu birden iki tane…

Yusuf'tan Cemil'e bir kaş göz,
Cemil'den rind'lerin akşamı'na ilk söz,
hadi be fingirdek Ayşe,
getir aşkıma bir sahte gonca hile.
yakışır geceme her şeyden iki tane…

ara sıcağımın teki bitti, diğeri cepte,
madem herşey iki taneyse,
karideslerim, peynir tabağıma küssede,
ikincisine aşık, bekler tüten çipuram,
derin ızgara çizikleriyle tam önümde…

iki Yusuf'um... sen kal diğerini gönder,
bana oradan bir midye tava ver,
bakma bana iki iki, kaldır kıçını ileri,
saki sensin, doldur artık meyleri,
boş bırakma, teke indirme aşkımı ve beni…

geceler oldu iki tane,
gündüze de taşınsa keşke,
ne çok zaman geçti erkenden,
çiçekçi Ayşe'nin ince belinden,
tüm akdeniz savrulur geceye…

El Pescador'da,
iki kadehten sonra herşey, ama herşey,
en az iki tane…
Yusuf'um al bahşişini…
evet iki tane…
üstü kalsın…