El, ön ittifakın insanını hep kulum diyerek ezecekti. İnsan demeyi pek istemeyecekti. İnsanlar da kulluk yapma yarışında da birbirini ezecekti. İnsanlar sorgulanamayan El söylemleri içinde; El’e gösterilen ibadetleri içinde artırma, azaltma yapamazdılar. Çünkü El takdiri üzerine takdir, yapılamaz. Böyle denmesine rağmen nafile ibadette hiç kimseye zarar gelmez diye ibadete (kulluğa) nafile zammı yaparlardı. Böylece El iradesi değiştirilirdi ama bu kulluk yarışı içinde olan kimin umurundaydı ki.
İnancılar isterlerse beş vakitle ritüeli, 40 rekât üzerine; beş yüz rekâtlı bir ibadete çevirip, nafile ibadet olmakla yapardı. Takdir üstüne takdir olmaz deyip te nafile ibadet yaptırmada hiçbir beis yoktu! Nafile olan ibadet takdir üzerine takdir sayılmazdı(!) Nafile ibadet içinde yarışan kişilerin ibadetleriyle birbirini ezmelerinde hiç bir sakınca görülmüyordu. Ne de olsa nafile ibadet te kulluk gösterisiydi. Kulluk gösterisi de sistem içinde istenen bir kölelikti.
El mantıklı yapı içindeki insan yeni kişiliğiyle; karşısındaki kişinin kendisi gibi (El gibi mal mülk iyeliğle) olmasına tahammül edemiyordu. El gibi oluş demek, özel mal mülk sahibi takdirle olan El gibi oluştu. İkinci bir bakış açısından El kavgalarına bakılınca da; El kavgaları içinde olanlar, özel mal-mülk edinici gayretler içinde olanlardı. Emeğe ve emek gücüne sahip çıkmak isteyen eylemlerin başını; daha yılan küçük iken ezmek isteyenlerdi. El kavgalı mantık “komşuda pişer komşuya düşer” mantığını üretmişti.
El'in mal mülk sahipliğini kabul etmekle buna böyledir demeyi iman edenler; El’in mal mülk sahipliği içinde ümit kesmiyorlardı. El’in mülkünden; El sahipliği içinde olanlardan, vaatçe beklentisi olan kimi biat içindeki melekler uyandı. Uyanan şeytan melekler emeğe, çalışmaya, alın terine sahip çıkmağa başladı.
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta