Hala senli şarkılar söylüyorum sensiz akşamlarda inadına ve hala aşığım-sana değil-seni sevmenin tadına.Sen istersen unut beni,hatta hayatından sil,ben sensizliğe de aşığım sade sana değil.Şarkıda da dediği gibi; “Bu benim ki sevda değil”…Ve bil ki adının hem büyük,hem küçük ünlü uyumuna uyuyor olması tesadüf değil…
Ne bir bıçak yarası,ne de bir kurşun…Beni öldüren elin oluşun.Çıkmasaydın ya dışarı beni tanımadan,o zaman görüp sevemezdi seni o adam,ya da beni tanımasaydın bari,ben yaşar giderdim senden haberdar olmadan… ‘Elin oluşun’ dedim kusura bakma,aslında bendim el olan ve O’ydu ne güzel eli elinde olan…Bu ne biçim iştir,ne biçim sevda ulan? ! ! Türkiye susuzluktan kururken Çarşamba’yı nasıl sel aldı ve ben böyle severken seni nasıl el aldı?
Gözlerinin gözlerime demirleyişinin bir anlamı olmalı,seni bekleyen başka bir liman varken ve ben şaşkınım şimdi,tam da “Bu limana başka gemi yanaşamaz” derken…Son çarpmadan sonra daha onaramamışken bile gemiyi,niye geldin ki buraya,öbür liman öyle cafcaflıyken…
Yine buradaysam işte; gelmişsem Beşiktaş’tan; yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan. “Vakit tamam.Akşam diyordun,işte oldu akşam…”Gerek de yoktu gerçi akşam olmasına,seni tanıdığım günden beri karanlıktı zaten her dakikam.Hayatımı kararttın diyemem,ama karanlık bir hayat yaşattın aydınlıkların içinden süzülüp ve ben hala sana mutluluklar diliyorum; sana sevinip kendime üzülüp…Mutluluklar! Mutluluklar…Nerde o eski mutluluklar…
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
güzeldi severek okudum...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta