Kullukta eşitleşme düşüncesinde neler neler doğacaktı. Köle bu eşitleşme gayreti içinde, köleci alan içinde kalmak şartıyla efendisine "rızkımı veren Huda’dır (El 'dir) kula minnet eylemem" diyen bir sesle meşru bir direniş başlatıyordur.
Kolektif sistemlerde meşruiyet kolektif bilişimle, kolektif kapasiteyle, kolektif emekten ileri gelen bir kolektif onaylı kolektif doğrulamaydı. Kolektif meşruiyet böylesi bir inşaca somutluklarıyla yanlışlığı tartışılmayan bir başlangıca hüküm olmakla sözün bittiği yerdir.
Efendi de El 'in kulu olursa, azaltılmış gerçeklik içinde rızkı efendiler vermiş olmuyordu. İşte efendinin rızkı vermediği bu sanal noktada köle efendisine başkaldırabilirdi. Burası bir meşruiyetti. Burası kölenin kendisine direnç ve meşruiyet kıldığı noktaydı.
İyi de rızkı kim veriyordu? El ‘in İlk tasım biçimi olan El tanımına göre rızkı El veriyordu. Köleci inşanın içinde birinci köleci yaratılışla Nemruda, İbrahim’e rızkı veren El olmakla, El rızkınızı veriyordu.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta