Dördüncü tarz yaratılışa göre köle boğaz tokluğuna çalışıp, efendisi için üreten ve emeği de efendisi tarafından meşruiyetle sömürülen kişiydi. Oysa mülk sahibi huzurlu, huzur hakkı olan kimselerdi. Huzuru amadeydi. Köle gibi huzursuzluk beylere, bey efendilere yakışmazdı!
Üreticiler başka tarz mülk sahibi olmayı meşru kılan tacirlerin ve ihracatçıların “ticaretin on da dokuzu kazançtır” deme meşruiyeti içinde kandırılıp sömürülürler. Yani aldatmanın onda dokuzu hileli kazançtı. Köleler, üreticiler efendi karşısında hiç bir hakkı olmayan ve efendi kapısında aradıkları rızıkları üzerinde aldatılan kişi modeliydiler.
Artık bakış açınız ve değer yargılarınız kolektif üreten, üretim ortakları girişmeli değildi. İtibar ve değer yargılarınız mülke ve mülk sahipliğine göre bir mülk ve mülk sahibi kutsamasıydı.
Mülkü ve mülk sahibini kutsayıcı bağlamla örneğin “servet düşmanı” gibi çok özlü ve veciz bir değer yargısına tabii bakış açısını, meşruiyet ile ortaya koyuyordunuz!” Gerçek nesnel ve inşacı temeller üzerinde meşru olamadığınız için insanlara böyle si sözlerle saldırıyordunuz!
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta