Tutar elinden hayat kimizin
El bulur sen bulamazsın
Sen bulursun el bulamaz
Süslü sofralara bol menülere inat
Kuru ekmek lüks olur bazılarımıza
Soğuk işler çoğu kez iliklerimize
Kar etmez kapalı kapı pencereler
Beni bu eylül öldürecek
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
Devamını Oku
Bir aşk kadar zehirli,bir orospu kadar güzel.
Zina yatakları kadar akıcı,terkedilişler kadar hüzünlü.
Sabah serinlikleri; yeni bir aşkın haberlerini getiren
eski yunan ilahelerinin bağbozumu rengi solukları kadar ürpertici.
Öğlen güneşleri; üzüm salkımları kadar sıcak.
“Üstü başı paralanmış,
Yokluk elinde yaralanmış bir garip,
İnsanlık dileniyor dost bildiklerinin kapısında” demek mi gerekiyor bu şiirin ekinde…
O süslü sofraların, tatsız tuzsuz, yavan mı yavan tatlarını bilir misiniz?
Bilmezsiniz değil mi? İstemeyin de bence…
Muhabbet değildir, o sofralarda edilenler… Hançer gibi saplanır yüreğinize sorular…
Siz için için kendinize, “benim burada işim ne, tuza banıp yeseydim ya ekmeğimi evde” dedirten gürültüden başka bir şey değildir, inanın!
Yokluğun gözlerine bakarak doğan çocuklar, elbet bir gün büyüyecekler… İşte o gün kıracağız biz bu yok oluşun zincirlerini…
Belki yine kurulacak o sofralar ama misafirleri “milyon kereler üşümenin” ne olduğunu bilen yürekler olacak…
İnanıyor ve diliyorum ki, bir gün o sofraları sadece eller değil, herkes bulacak ve bir gün o sofralara dualarla oturulup, dualarla kalkılacak…
Nicelerine inşaAllah…
Saygı ile…
ders gibi dizeleri candan kutlarım
adaletsizlik ve eşitsizlik yaratarak
yönetiyor maalesef emperial güçler,
anlamlı ve güzel,
yüreğinize sağlık.
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta