EY!.. BEKİLLİ
Tam sırası mı dediğim anda
çıkıp geliyorsun
düşen sesime
cevap vermiyorsun
neler geldi?
neler duydum?
sen bilmiyorsun
başucumdan bakıp
o sessizliğinde durursun
akşam çöker
birden olur gece
sen bilemezsin göremezsin
duvarlarım solur sessizce
o çocukluğumdaki
sabahlar yine olsa
güneş görünse
arkadaşlarla birlik
çocukluğum
yine seslense
o zaman acılarımız
olmaz ovalamaç
bir de uzaklarımız
oynamaz saklambaç
üşüdüğümüzü
bilmez çocukluğumuz
sarkıtlardaki buza
dokunmaz rüzgârımız
ne söylesem
geçmişte kaldı dersin
çocukluğumu al getir desem
çocuk olma diye söylersin
oysa…
bir içim su mutluluk
neden akşamı bekletirsin
üşüyüp boşluğuma serilirsin
ne zaman gitsem köye
bekler dağınık bir çarşı
birkaç arkadaş benim gibi yaşlı
söyleşir kalırız karşı karşı
oysa orada
keleter keleter
anılarımız kaldı
seremedik onları
gidenler konuşamadı
hepsi yıkılmış
her yer boşalmış
solur karanlığımız
yollarımız sokaklarımız
oysa dün gibi
hatırladıklarımız
oğlakçılar bayırımız
çelik çomak oyunlarımız
çocukluğum
seni kaptırmadım
kalan o sıcaklığını
kar altında sakladım
sen Bekilli’li çocuk
ağzın botça boyam kokmasa da
gözlerin uzaklarda kalsa da
arkadaşların gitmiş olsa da
Bekilli’yi unutmadın
mayısta açan çiçekler gibi
o günleri başka sayıkladın
artık ömür de bitti
yaşam dediğin ne ki?
içimizde sakladıklarımız
çocuklar gibi ağlayarak gitti
sonunda çatladı toprak
orada yoksul evimizde
yaşadıklarımız güzeldi
mutlu olduk Bekilli
biz orada
herkesi sevdik
sırı çizilmiş bir aynada
bak neler gösterdik
ne zaman köyü düşünsek
çarşıya uzun ene, asara ve derelere
sesimiz düştü uğuldayıp kaldık
şırk amat amcanın örsünde
kar gibi tozup dağıldık
şimdi kimse bilmez
akşam oldu mu?
bizde yalnızlığımız azar
hocalıdan bir yağmur iner
çocukluğumuz korkup siner
artık ayrılık yakın
bize çift çizgili okul defteri alın
gitse de Kadriye öğretmenimiz
o içimizde bir gül gibi kokar
unutulmaz o güzel günler
o iki kardeş
bize uçmayı
yürümeyi öğretti
baharın dal uçlarına
su gibi akmayı
zorladı çamurlu yollar
kimse pes etmedi
söyleyin
Mahsudiye öğretmenimize
Türkçe Alfabe
bizim türkümüzden gitmedi
ne zaman Bekilli’den bir haber gelse
ıssızlaşır hatırlayamadıklarımız
bir de dağılır ekşi narımız
kanar cam kırıklarımız
üşür bıraktıklarımız
daha ne yazayım?
çocuk sisli geceme
üşüyen yüreğime
kalan sesime
hiç unutur muyum?
bende sönmez
o harım
haber gelse ne zaman
o günleri başka anarım
her yerin duman olsa da
ey! Bekilli..
senden ayrıldığıma pişmanım
Hasan OKURSOY
Kayıt Tarihi : 29.12.2014 21:15:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hasan Okursoy](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/12/29/el-bekilli.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!