El’azize Gelmez misin Nazlıcannn

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

El’azize Gelmez misin Nazlıcannn

23.23. 2010a

-Saltanat kumul yanıyım. Son padişahın olarak geldim, tek eksikliğim halifelikti.
-Benden halife çıkmazdı sevgilim. Sembolik bir aşk koliğine teslim edilmezdi böyle makamlar.
-Hallac-ı Mansur’un mahsulüyüm ben yok ten ile tin arasında.

Haydi hıncını döşe El’aziz yollarına. Sensiz hem el hem azizizim azizem.
-Zemlerin vuruyor bahtımı.
Zeval vaktinden sonra vuruluyor şavkın kınanmışlarıma. Beni öyle alegorik hayıfların sonralarına bırakma.
-Keşkelerin padişahım, sultanım sen yok. Bir günlerin gündelikçisiyim, sensizliği siliyorum.
-Hem varsın hem yoksun.
Bahtına işlenen zerlerin definecisiyim. Def ettiğin her kaderde kederlerimi saklıyor yeni aşk görmesin diye.
-Bak itiraf ediyor el azizin. Yeni aşk diyor. Yeni mi aşk, aşk yeniden yaşanır mı ki?
-Mecnun Leyla’dan sonra Halice ile evlenmişti.
Bir gün sordular Mecnun’a :
-Nerde Leyla?
-Nerde aşk?
-İki sevda arası bu araf , bu tanımsız Arasat kimin?
Nerde cennet gözlün ? Nerde bahtını salladığın kahrında can çekişen Leyla?
-Nerde asıl sen?
Sen hangi Mecnunluğun aşk ya da aşksızlık şubesisin?
-Halice aşk mı? Yaranın yarabandı mı?

Mecnun’un ilk kez ağlıyordu Leyla için.
Üç damla yere düştü.
-Bütün soruların cevabı bu üç damladaydı. Kimse çözemedi.
Üç damla bütün bu soruların cevabı olabilir mi ki?

Üç yudum ömür içilen hangi algının cevapsızlığıydı. Hangi aşka
mülteci bülbüller ısmarlamaktı.Hangi gülün yaprağına damla düşürmekti aşktan ve düşten önce bilinmedi.
-Aşk meğer bilinmezliğin sarmaşık köküne inen damlalardan ibarettir.
Hangi büyük aşkta damla yoktur ki? Araştırmaya gerek var mı ki Nazlıcan.
-Üç damla, üç sorununun cevabı değildi. Üç bin berzahın cevabıydı.
- Birinci damla ilk bakışı.İkinci damla ilk kez sevişi. Üçüncü tamla ki bütün acıları, yaşanmışları, yaşanacakları, sonrasını ve mahşer dahil bütün dünyalarıydı.
-Her aşk üç damlanın içinde. Diğerleri ziyandır. Boşuna ağlama, boşun ağlatma beni.

-İki top ateştir aldım bağrımın El’aziz tepelerinde. Ben de senden sonra dokundun dokunulmaz denilen her öze.
-Ölüm kadar gerçektin bağrımda; ama şimdi mezar taşı kadar uğurları arındırıyor yokluğun.
-Gerisi yalan!
-Berisi talan!
-Sayrısı solan!
Zamansız bir gidişin hoş geleniyim, boşlarımı toplamaya gidiyorum kırdığım kalpler caddesinde.
Can kırıklarının soykırımcısıyım, katlim vacip bile değildir.
-Ben aşkın her haliyim bu yüzden yüzümden her benlik yüzer sevmelere, terk etmelere, acılara, illa da vuslatına.

*P’ervasız düşlerimin pervanesi oldu karışık hayatlar. Ben biraz kendimi de aştım sanırım.
Pişmanlığım neden bu kadar ucuz ? Hangi vicdanın danesisin.
-Med cezirlerin neden ruhumun derin sularında suları susatır bilemedim.

-Çelişkiler magma. Ben magmanın son şekli.
Vesvese sıcaklığında aşkına yanıyor sol yanım. El azizli bir aşk gerillası sanma beni.
-El değmemiş tutkularım vardı. İlk elden, ilk gönülden, ilk telden sana sunmak istedim.
-Azizdim, azimlerim büyürdü yolunda. Ademlerime dem yetiştiriyorum azize olarak geldiğin el’aziz sonsuzluğunda.
-Fırat kadar temiz yüreğimin Diclesi oldun. Sol yanımız aktı
Mezopotamya ‘ya.Birleştik aşkın en son haliyle.
-Akıp gittik özelce,özlemce, tanımsızca, sınırsızca, Basra’dan sonsuzluğun okyanusuna .
-Ve aşk gerçek suyla tanıştı.

-Her defasında damlaların küçülttü okyanusu. Önce deniz, sonra buz bir denizi, daha sonra küçük bir göl, sonları yaramın deresi gibi akıp durdun.
Sessizce.
-Nefretin kayalarını yarama çarpa çarpa.
Beni tümden sürüklemene,gitmene, yaralamana alıştım sevgili.
Alışamadığım kendimeydi.Bu denli sana olan tutkularımın sihri neydi?
-Ben bu dünya seni sevmek için mi gönderildim?
Bu aşkından gebermelerim neden?
-Neden kendini tanıyamıyor bu el ‘aziz.
Ürkek ceylanların bağrındaki simyan mı karıştı özüme bilemedim.
Hiç öylesine uğramış gibi severek gitmene nasıl alışayım el’azize.
Ayaküstü bir sevda mıydı bu ömre sıkışmayan, ayakları yere bastırmayan yanılsamalar.
Ne devmişim aziz sevgiler masalında. Gidişinle “El” kızı olsan da hala azizesin bu azizin dünyasında.

- “gidişin yağmurlara sızı dersi verdi
ne zaman özlesem damla damla sen
ne zaman yağsam s’ellerin yarışır
gidemeyen hislerin varmış
‘ sus’! biraz beni yağdırsın aşk”
sus! biraz el’azize gelsin aşk
sus! biraz el ‘azize ,aşk olsun aşk.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 4.10.2011 22:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Aynur Aynur
    Aynur Aynur

    Tek kelimeyle muhteşem

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Hayrettin Taylan