El’azize Gelmez misin Nazlıcann

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

El’azize Gelmez misin Nazlıcann

El’azize Gelmez misin Nazlıcan-2

“En çirkin dekolte aramızın açık olmasıdır.”
Dekolteni kapatacak param parçalarım var. Permalarını da yamala belki perişanlığımı da kapatırsın. G’özüm görmesin dekolteni.

-Sen böyle dekoltelerinle hangi bensizliğin arasını kapatacaksın.Hangi açık olmayan yar hesabımdan beni çekeceksin -Kapat dekolteni ki kapansın yaram Nariçe.
Aslolan aslını bilerek sevmektir. Sen hangi aslının Aslı’sısın öyle geziyorsun El’aziz
D’ağlarımda. Yoksa en güzel meri sen misin .Metirisin önü neden ağlı Nariçe.
-Metirisin önün neden yaslı..Yoksa y’aslı Suna sen misin? Yoksa Mamoş’un yavuklusu musun?
-Neden bunca acının türküsüne dil olup çan kırlarını sunuyorsun el divan pençe olduğum yalnızlık sonrasızlığında. Aşkın Balakgazisi’siyim .
-“Elaziz uzun çarşı
Dükkanlar karşı karşı
Sevmişim alacağım
Dosta düşmana karşı”
Acılarımı bir kitapta toplamak için devrik cümleler kurdum .Arası açık aşklara ulandı sessiz kalışım. Sesli bağrışmalarının arasında büyüdü ulamalar.

-Aslolan sevmektir.Aslolan aslını bilip sevdiğine ummanlar sunmaktır.
Aslolan düşlerine mumyalar üretmektir. Ve ben Arap Baba’yım. Ruhum, gönlüm, senli sevdam mumyalı.
-Bir ömür, bin ömür çürümeyecek mecradayım. Şerhalarıma atomlar büyütsen de sunaklarımı kirletsen de yalancı Suna’yı oynasan da Harput Kalesinde benimle çayda çıra oynamasan da ben sendeyim Nariçe.
-Tane tane çoğalıyorum, tane tane yanıyorum aşkına.

-Aslolan sonsuza dek ruhunda seni saklamaktır. Malihülyalarına sarma yapmaktır.
İki gözünle aşk hüznün arasında sevgimin mor üzümlerimden sana orcik yapıp
Gelişine sunmaktır. Z’anlarına öküz gözü üzümden meyler sunmaktır.
_Öyle pestilimi çıkarma ayrılıklardan. Daha yemedin gönül bağımdan sana yaptığım pestili.
-Sensiz her yer dağ.Sensiz her yar dağ. Oysa ben dağları delen el’azizli Ferhat’tım.
-Senin yolculuğunu yapan sevgi yolunda bir hattım vardı.
-Bu aşk minibüsü Nariçe’ye gider. Bu dağdan, bu aşktan sonra başlar benim dağlar.
Yar senin tadında kalmak günah mı ki. Senin dutlarından pekmez yapmak yarama iyi gelmez mi ki?

“-Kara dutu yiyen yok
Derdim yara diyen yok
Ayrılık gömlek olsa
Benden başka giyen yok
Altın yüzük, hoş bilezik
Kollar nazik oy oy
Ben yarimden ayrı düştüm
Bana da yazık oy oy “

Oysa Aslolan unutmamaktır.Senli pekmezin tadında fayda olmaktır buluşmalara.
-Sevinç sevinç, ilgiden ilgi, vuslattan vuslat, aşktan aşk yapma meramındayım. Mermiler işlemez yarama.

-Bölüp sensizliği bütün acılara. Dünya bir yana sen bir yana. Killerimi topladım Baskil ‘de.
Millerime kadar milli bir ozanın.Bağrımda şiirler akar. Fırat akar damla başında. Keban olursunuz özlemin sonsuzluğunda.
-Bendiniz olur sevmek,istemek, yeniden kavuşmak. Yarin Keban. Yarın bizden elektirik üretecek aşkın bülbülleri.
-Alabalıkların seyrine gelecek Yunuslar. Bizi sürükleyecekler Baskil-Zeyve bağrından Karakaya’ sahiline.
-Bizim de denizimiz var Nariçe. Biz de orda çimer ağlarız.
De gel hele El’azize.

-Bütün sevenler,ayrılanlar, içi kan ağlayanların ermişi aşk Fırat’ıyım. Sol yanımda Dicle olarak akıyorsun.
-Bağrıma yakın Hazar Gölü gülüp aşkımızı ıslatırken. Yarın yine Mezopotamya olmaya hazır.
-Sen Fırat, ben Dicle. Yarin yatağıdır Mezopotamya. YARIN BİZE YAR.
-O yüzden orada birleşip Basra’dan sonsuzluğa akmalıyız Nariçe.

Ah! Bir bilsen Hint okyanusu göz yaşlarını sordu. Hani türkü gözlün dedi.

Çayda çıralarım var (Hop hop nanay nanay)
Gizli yaralarım var (Hop hop nanay nanay)
Eller al yeşil giymiş (Hop hop nanay nanay)
Benim karalarım var (Hop hop nanay nanay)
Al dedim ben’imden bir türkü.Al dedim beni Nariçe.
Usulca gel , gelmem dediğin varılmazlarıma. İlk geldiğin gibi yeniden gelmelisin.
Mamoş ile can şairini ağlatıp durma. Bu Harput kadar eskitme mecalimi.

-Masal bana yazılmış meğer.Meğer masallarda ölmeyen ve senin için ölmeye nazır kahraman benmişim.
-Evvel zaman içinde evvelim sen. Ezel aman içinde amansızlığım sen.
Ah! Mümkün olsa daha neler olurdum yoluna. Baskil’in kavisli yollarında dolambaçlar ben olurdum bana dolandığın gibi.
-Harput’taki tarih aşk çınarı olup yaralarının üstünü örtmek için bahar olurdum. Gölge olurdum her adımına, her bakışına, her ağlayışına.
Sonra savrulup giderdim beni kavurduğun yüreğe. Orada dururdum Nariçe.
- Ah! Mümkün olsa düşlerini kurduğun düş olsam acep içinde ben var mıyım. Kapalı çarşımız kadar renkli,karışık, her nebiden yaşamlar var mı öğrenip sonra yanıbaşında sussaydım.

Oysa düşlerim düşlerini döllerken, bu umudun çocuğuna anne olman zamanın gelmiş. Bu doğurgan sevginin sevi annesi, haydi emzir bu aşk bebeğini.Haydi yıka İstanbul’da kirlenmiş, Elaziz’de tozlanmış, Baskil-Zeyve’de ruh aklanmış aşk bebeğini.

“Demedi yar demedi
Elinde gül demedi güzel
Ya ben nasıl güleyim
Yar bana gül demedi güzel”
- Ah! Mümkün olsa deseydin Nariçe.

“Gel benim gelin yarim
Ver bana elin yarim
Gör aşkın yarasını
Ne kadar derin yarim”

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 17.9.2011 15:33:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan